‘‘SEN KİMSİN?’’ SAHİ! BEN KİMİM?

‘‘SEN KİMSİN?’’ SAHİ! BEN KİMİM?

İnsanları her haliyle kabul etmenin emek ve sabır göstermek olduğunu bana tekrar hatırlatan ve hayata bakış açımı değiştiren yaşamımda farklı değeri olan arkadaşımla telefon konuşmam ‘‘Sen Kimsin?’’ çünkü hayatını kolaylaştırmak istediğim de gücünü yok saydığımı düşünmesinden ve geçmiş yaşamının olumsuz anılarından kaynaklanan öfke patlaması…
Sahi… Ben kimin?
Şimdiye kadar kimse bana böyle bir çıkış yapmamıştı. Hiç kim olduğumu oturup düşünmemiştim. Sahi ben kimdim ve ne hakla bir insana destek vermeye, hayatını kolaylaştırmaya çalışıyordum.
Hiç böyle bir durumla karşılaştınız mı? Ne hissettiniz?
Sizde bir düşünün, siz olsaydınız çok değer verdiğiniz bir insanın, destek teklifinize ‘‘sen kimsin’’ diye karşılık vermesini nasıl karşılardınız?
Ben mi ne hissettim?
Cevap veremedim, kızamadım, sabırla destek önerisinin ve yaptığım davranışın nedenini anlattım, art niyet düşüncesini çürütmeye çalıştım ve kalbim paramparça oldu. En azından şunu diyemedim ‘‘ben insanım ve senin arkadaşınım…’’
Sonra mı ne oldu?
Benim daha sakin ve yapıcı oluşum olayı biraz yumuşattı arkadaşım tarafından sorun şimdilik bitti.
Ya ben… Evet, ‘‘ben kimim’’ burada takılı kaldı…
Neden sizinle paylaştığıma gelince hepimizin yaşamında hak etmediğimiz ya da hak etmediğimizi düşündüğümüz olaylarla karşılaşırız. Ancak şunu çok iyi biliyorum ki karşınızda size ‘‘sen kimsin’’ diyerek aşağılamaya çalışanlara, aslında bu izni biz veriyoruz. Yani ‘‘sen hükümdarsın ve ben sana biat etmeliyim…’’
Çünkü yaşamı boyunca maddi manevi (ki pek manevi neden olarak kabul etmediğim) hükümdarlığı yaşayan birey, otorite olmanın hakaret, aşağılama, önemli değilsin mesajından başka bir şey olmadığını görerek yaşayarak karakterini şekillendiriyor, maddi ve makam beklentisi olan çevresi de
‘‘ kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez’’ diyerek onun hükümdarlık oyunu oynamasına izin veriyor.
Manevi beklenti içinde olan kişi bu süreyi sabırla bekler ve bir şeylerin yanlış gittiğini anlatmak için mücadele eder biat etmez, ta ki hastanın iyileşemeyeceğini anlayana kadar. Çünkü vermeden almak Allah’a mahsus bir özelliktir.
‘‘Sen kimsin’’ diyerek çıkış yapan insan aslında kimin ne olduğunu bildiği ve bu bağı fark ettiği için korkar, korku insana aklındakini başka şekilde ifade ederek ortaya çıkartır.
Bütün bunları bilmeme rağmen ‘‘ben kimim?’’ diye düşündüm.
Ben kim miyim?
Şubat ayında 48 yaşına gelecek iki delikanlı evlada sahip iyi eğitim almış ve kutsal bir meslek olan öğretmenliği tercih etmiş hep ayakları üzerinde durmuş çok kasırgaları fırtınaları atlatmış ama hayatı bir şekilde tutup yakalamış atalarının doğup büyüdüğü şehirde hiç adresi, mesleği, telefonları değişmemiş. İnsanlara elinden geldiğince destek vermeye çalışan, söylediğinin ve yaşadığının hep arkasında duran, çevresin de dinlenen, ağzı yüzü yaşına göre düzgün, hobileri arasında basınla ilgilenen, naçizane yazı yazmaya çalışan bir insan evladıyım.
Bakın iki satırla ‘‘sen kimsin?’’ sorusunu cevaplandırdım…
Ama arkadaşım sen kimsin dediğin de evet ben kimim yahu! dedim ve sustum…
Ne garip değil mi? Bu kadar bilgiye, yaşamdaki yaşanmışlıklara rağmen sizin için değerli bir insanın öfkelenerek yaşadığı çaresizlik sonucu çıkışına, cevap verememek.
İnsanları o anki tepkileriyle değerlendirmemek gerektiğini yıllar önce öğrendim her tepkinin mutlaka alt nedenleri vardır ve bu tepkilere doğru, anlaşılır, en önemlisi hoşgörülü karşılık vermek gerekir ki yardımcı olabileyim. Elbette bunu herkes den beklemek ütopya ya gitmek gibi bir durum.
Unutmayın sizin için değerli insanlara emek vermeniz ve bilinçdışı anılarının tekrar tekrar gündeme geldiğini bilmemiz gerekiyor. Belki siz bu kadar profesyonel olamazsınız ki çok normal ama özellikle ikili ilişkiler de tek tavsiyem öfkeli bir insanı daha fazla öfkelendirmemeniz sakinleşmesini beklemeniz ve tartışma anında söylenen kötü sözleri hemen unutmanız. Birliktelikleri zedeleyen en önemli unsur budur kavgada söylenen sözler sürekli sofraya konur ve o güzelim sofra her yemekte leş gibi kokar…
Elbette ki bütün bunları sizlerle paylaşırken kimseyi hükümdar ilan etmeyin ve onun kölesiymiş gibi davranmayın. Çünkü sadece istemeden almayı bilen hükümdarı da kendinizi de mutsuzluğa sürüklersiniz.
Hükümdar halksız kalırsa hali nice olur?
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Küpe Takarlar?

Bekâret Kemeri

İyi ve Kötünün Felsefesi Nedir?