Önce Arkadaş Olsanız Nasıl Olur?


Önce Arkadaş Olsanız Nasıl Olur?

Bu ara yazı yazarken ne yazacağımı bilemez oldum. Bir arkadaşım ‘‘yazı ya da şiir yazıyorsan acıyla, mutsuzlukla beslenmezsen yazamazsın’’ derdi.

Galiba doğru dermiş. Kendi kendime verdiğim karardan mutluyum artık ne acıları ne de mutsuzlukları yüklemekten vazgeçtim geçmesine ama bu sefer de   şöyle geniş geniş öfkemi kızgınlığımı yazamıyorum. Yazacak çok konu var onu da aileme söz verdim ‘‘çıkıntı olmayacağım’’ diye yazamıyorum.Çocuk gelişimi eğitimi de bazen kendini tekrarlıyor….

Amma…

Ben huzurlu ve mutluyum bu da işin güzelliği, eğer kangren olmuş aslında çoktan kesilmesi gereken bir kol varsa tavsiyemdir kesin gitsin, hastalıklı kol bir süre sonra bedeninizi sarmaya başladığında sizi siz olmaktan çıkmaya başlıyor ve hastalığın hızla bedeninizi ruhunuzu yok ettiğini çürüttüğünü geç fark ediyor ya da hiç edemeden yok  olup gidiyorsunuz.

Kısacası bazı kalpler vardır siz ne kadar o kalbi güzelleştirmek, iyileştirmek isterseniz isteyin o kalp asla iyilik güzellik huzur için atmaz. Eee bizler de hekim değiliz, yol verin ki hastalık sizi de sarmasın.

Nasıl olsa kesilmiş olan kolun iyileşeceğini ve tek kolla da yaşanacağını unutmayın olur mu?
Bu tavsiyem sosyal, iş, bireysel ilişkiler ve hatta aile ilişkileriniz için de uygulayabileceğiniz geçerli bir davranıştır. Unutmayın en sıkıntılı durum karasızlıktır, o yüzden ‘‘en kötü karar karasızlıktan çok iyidir’’ derler.

‘‘Ne yazarım acaba?’’ derken, yazıyı yarıladım bile demek ki pc nin başına geçince düşünceler bir çırpıda akıp gidiyor.

Önce arkadaş olsanız nasıl olur? Sorusunu başlığımızda kullandım…

Evet,  sevgilinizle, eşinizle önce arkadaş olsanız nasıl olur?

Bunu yazmama neden durum arkadaşlarımla sohbet  ederken ortaya çıktı.Benim dostlarım çocukluğumdur o yüzden artık birbirimizi karşı cins olarak görmeyi çoktan gerilerde  bıraktık.

Yine bir aradayken bizim oğlanlar geleni geçeni süzüp muziplik yapmaya başladıkları bir anımız da ki hepsi evli ve böyle işler sadece çenelerinde var, onlar şakalaşa dursun ben pat diye ‘‘neden?’’ diye sordum.

Önce anlamadılar ‘‘ne neden?’’ diye soruma soruyla cevap verdiler.

‘‘Neden bir erkek sevgilisini ya da eşini severken fiziksel olmasa da  sanal da eşlerini aldatıyorlar?’’

Arkadaşım durdu düşündü ve ‘‘heyecan, farklı bir dünya ,  duygusal tatmin ayrıca bir süre sonra hanımlarla paylaşımın azalması’’ dedi.

Diğeri,  ‘‘ben eşimle gün için de 10 dakika konuşmuyorum ama Seray seninle saatlerce her gün konuşabilirim’’ dediğin de; ‘‘neden benimle konuşuyorsun, neden paylaşımlarınız azalıyor? ’’

Neden biliyor musunuz?

Önce arkadaş olmayı denemediğiniz için;

Lütfen duygusal yaşadığınız ilişkiler de yazdıklarıma dikkat edin;

 Birbirinizin duygularını, istek ve taleplerini önemseyin ve dikkate alın

 Eşlerinizle konuşmaya başladığınız ilk dakika da sorunları arka arkaya sıralamayın haklısınız. Ev de ya da iş yerinde yaşadığınız sorunu paylaşmak istiyorsunuz ama önce eşinizi dinlemeye çalışın, konuyu anlayıp anlamamanız hiç önemli değil karşınızdaki insana ‘‘sana değer veriyorum ve senin anlattıkların benim için önemli ‘’ mesajını vermenizdir asıl olandır.

 Eşinizin değişen fiziksel ya da sağlık durumunu şakayla bile olsa ona hatırlatıp durmayın. Onu hala beğendiğinizi davranış ve sözlerinizle ifade edin.

Eşinizle birlikte yapacağınız aktiviteler bulun çocuk ya da buna benzer bahanelerin ardına saklanmayın

Eşinize küçük sürprizler yaparak hayatınızı hareketlendirin

Birbirinize gün içinde minik sevgi mesajları yazın ve flörtleşmenin heyecanını yaşayın

Eşlerinizin ailesi, arkadaşları, çevresi hakkında eleştirel ifade kullanmayın ki eşiniz öfkeli bir zaman da kendi eleştirmiş olsa da başka birinin bu tepkiyi vermesine kırılır ve tahammül edemez.Gerçekten bir sıkıntı yaşamışsa da sizin ‘‘ben sana demiştim’’ lafınızı duymamak için bunu sizinle paylaşmayacaktır unutmayın

Eşinizin gözüne soka soka başka birinin fiziksel ya da kişilik özelliğine övücü sözler sarf 
etmeyin çünkü bir insanı en fazla kıran davranışlardan biridir, sessiz kalan eş aslına 
kabuğuna çekilmeye başlamıştır ki uzaklaşmada böyle başlar.

Eşlerin zaman zaman kendi çevresiyle zaman geçirmelerine karşı çıkmayın çünkü her şeyi sizle paylaşamazlar deşarj olmalarına izin verin.

Birbirinizle şakalaşın, beraber gülmeyi , esprili konuşmayı bilemeyen birlikte ağlamayı da beceremez.

Birbirinize dokunun illa yatakta bunu yapmayın. Sarılmak, dokunmak, gün için de küçük buseler ilişkinizin dinamiğidir.  
  
Eşiniz bir konu anlatırken onu yargılamayın, akıl vermeye çalışmayın sadece dinleyin çünkü o, o an sadece anlatmak istiyor çözüm aramıyordur. Eğer çözüm aranması için sizinle bir şeyler paylaşıyorsa zaten bunu mutlaka dile getirecektir.

En önemlisi hangi konu olursa olsun ki tartışma bile yaşasanız olayı o an çözün ve bir daha üstünde konuşmayın. ‘‘Ben sana demiştim’’ ‘’oh olsun!’’  ‘‘bilmem ne zaman sen bana bunu yapmıştın’’ gibi… Eleştirel ve sitemkâr sözler eşinizle iletişiminizi belki de sonsuza kadar koparmanızı sağlar.

Eşinizi mutsuz, yorgun, kaygılı, hüzünlü gördüğünüz zaman çok ısrar etmeden belki nedenini sorabilirsiniz ancak ısrar onları içine daha kapatır bunu yerine onu rahatlatabilecek sevimli sözler ya da davranışlarla negatif duygularından uzaklaştırabilirsiniz.

Eşinizi beğendiğinizi her zaman dile getirin kadın ya da erkek beğeni sözlerinden her zaman mutlu olur ve mutlu olan taraf herkesi mutlu eder bunu unutmayın….

Son söz; ARKADAŞ….arkadaş olmayı becerin çünkü o sizin eşiniz olduğu gibi yoldaşınız, yol arkadaşınız ve yaşamınızı eğlenceli hale getirebilecek olan sadece sizlersiniz.

 Bir arkadaşım şunu derdi ‘‘ sevgili gelir geçer ama yoldaş, arkadaş,sırdaş hiçbir zaman gelip geçmez’’ bu çok güzel bir öngörü aslında.

  İnsanların, beraberken birbirleri için belki canını verecek durumlar yaşanırken,  ayrıldıklarında birbirlerinin canını alacak duruma geldiğini düşünürsek ve yıllarca süren arkadaşlıkları görünce…
Bence  doğru bir öngörü. Bunu denemenizi tavsiye ederim.

Eğer siz bu yazdıklarımı göz ardı ederek bir ilişki yürütmeye çalışıyorsanız, bilin ki sizin önem vermediğiniz, değer bulmadığınızı mutlaka birileri baş tacı yapar. O zaman da benim gibi ‘‘neden?’’  Sorgulama hakkınızı çoktan kaçırmış olursunuz….

Sabahat Ali’nin çok değer verdiğim şu sözüyle bitirmek istiyorum. ‘‘ İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı’’

Evet, bana göre bu sebep; İyilik dolu, vicdanlı bir kalp ve gerçek dostluk, bitmeyecek arkadaşlık.  

Dip not; Bu yazdıklarım bir tavsiyeden ziyade yaşanış gerçeklerdir, beni takip edenler bilir ki sosyal çevremde sevilmemin çocukluktan devam eden dostluklarımın tek sebebi budur ‘‘asla yargılama, kınama, istenmediği sürece akıl verme, sırdaş olmayı becer ve hoşgörünü kaybetme en önemlisi huzurlu ol ve huzur ver’’

Ve kadın ya da erkek olun eğer karşınızdaki insana ya da canlıya size davranılmasını istediğiniz gibi davranırsanız mutlu olmamanız için hiçbir neden olmaz. Sakın bana ekonomi demeyin istatistiklere göre en mutlu aileler dar gelirli ailelermiş ki doğruda.

Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

UYANIŞ...

Kayıp Nesil...