Mardin’den Bir ‘‘Fırat’’ Geçmiş…


Mardin’den Bir ‘‘Fırat’’ Geçmiş…

Şimdi hemen düzeltme yapmayın Mardin’den Fırat Nehri geçmiyor diye…

Geçer geçer ben istersem Fırat Seyhan’a bile dökülüp kol kola girer omuz omuza Akdeniz’e bile dökülür…

Yeter ki isteyin, gönlünüz iyilik ve vatan sevdasıyla dolu olsun!

Evet, geçen yazımda minik Güneydoğu gezimden güzellikler paylaşmıştım. Benim gözlemlerim, ilk kez o bölgeyi görmüş tavşan gibi şaşkın bir turistin ilk izlenimleriydi.

Midyat Lions Kulübü’nün kurulmasına öncülük eden ve bu yazıları yazmama neden olan gizli kahramanı sakin bir zamana bırakmıştım.

Mersin Yenişehir Lions Kulübü’nün başkanlarından Lion Fırat Pak…

Şimdi sakın! Bize ne demeyin.

Hiçte bize ne değil… Hele beyin göçünün çoğaldığı, insanların bencilleştiği, sadece menfaati için varlığını sürdürdüğü şu dönem de belki bu gizli kahramanlar bizi yüreklendirecek ve imkânsız diye bir duygunun olmadığını bize tekrar hatırlatacaktır…

Evet ya… İmkânsız yazınca bir gün de kendimi size yazmak isterim.O zaman biliyorum ki tercihlerinizin nasıl kader çizginizi değiştirdiğini ve imkânsızın sadece bir kelime olduğunu daha net anlatmış olurum gibi… Bazen yazılarımın hayal ya da motive içerdiğini düşünüyor olabilirsiniz. Hiç bir yazım hayal ürünü ya da yaşanmamış başarılar, duygular değildir.

Neyse aradaki reklamdan sonra şimdi konumuza geçelim…

Ben hep şunu savundum ki iki evladıma da bunu aşılamaya çalıştım. Nerede okursanız okuyun ancak dönüp memleketinize hizmet edin çünkü atalarınıza ve Mustafa Kemal Atatürk’e borcunuz, minnettarlığınız var. Onlar boşu boşuna ne şehit oldu ne de burayı vatan belletti.

Evet, Fırat Pak ve ailesi tastamam bunu yapmış. Okumuş, güçlenmiş ve kendi ülkesine memleketine hizmete devam etmiş.

Fırat Başkanı yazmadan önce elbette ki kendiyle ilgili birkaç bilgi aldım. Mesela ilk dikkatimi çeken on bir kardeş ve en küçüğü ayrıca tek derdi ne biliyor musunuz? ‘‘Kapatılan kadın kurumlarına, işten çıkarılan kadınlara, evine kapatılan tecrit edilen ve her açıdan yalnızlaştırılan, bedeni araçsallaştırılan tüm kadınların yanında ve bu köleci sistemin karşısında olmak, sesimizi çığlığa dönüştürmek için adım atmalıyız. Benim derdim o yüreklere dokunmak!’’

Evet beyler, özellikle çevremde eşitlik hak hukuk devrim sol yumruk sağ yumruk gösterip halaya duran beyler!!!

Evet, Hanımlar, okudunuz değil mi?

Doğulu bir adam biz hanımlar için çırpınıp duruyor. Özgürlük diyerek kadın ruhunu, bedenini kullanmaktan bahsetmiyor. Mavra yapıp dostlar alış verişte görsün de demiyor. Harbiden, essahtan (Adana yöresine ait, gerçekten, sahiden anlamın da kullanılır)  Mardin’de bu konuda ciddi çalışmalar yapmış durumdalar çok aileye ve kadının yüreğine dokunup kol kanat germişler. Haa şimdi de 118-U Lions Yönetim çevresi Helen Keller kürsü sorumlusu Ln.Sernur Sayar İşbirliği ile Engelsiz Yaşam Merkezi projesini hayata geçirmeye kolları sıvadılar.

Bakın, on bir çocuk ve en küçük çocuk…

Bizim şımarık çocuklarımıza aslında güzel bir örnek.

Ben de iki erkek çocuğu var ki mesleğim gereği de çocuklarla anlaşırım. Bazen onlar bile ‘‘anne bizle ilgilenmiyorsun’’ derlerdi.

Ya Doğu’daki durum? Özellikle Doğu ve kırsal kesim diyorum. Çünkü ataerkil toplumlarda eş- çocuk sevmek, sevgi gösterisinde bulunmak çok ayıptır. Kadın mümkün olduğunca ezilir çünkü kadının adı zaten yokken bu bölgelerde hiç esamesi okunmaz.

Yani çocuklar sevilmedikleri için gaddar olmamış, kadınlar hor görüldüğü için de aynı sisteme de devam etmeye ‘‘ hayır’’ diyebilmişler.      

Daha önceki yazılarımda dediğim gibi kaderinize siz yön verebilirsiniz. Tercihleriniz doğru, insani olduğu sürece kader çizginiz de sizi iyiliğe sürükler.

Fırat Pak’ın bir özelliği de ki bu arada genç bir insan bunca zenginliği başka şekilde de değerlendirebilirdi.

Kendi diş hekimi ama öyle saygı gösteriyor ki meslektaşlarına bu unvanı kullanmıyor ‘‘neden’’   diye sormuştu arkadaşlar ilk karşılaşmamızda  ‘‘çünkü üç-dört yıl diş hekimliği yaptım ve artık bu mesleği yapmıyorum. Neden diş hekimi unvanımı kullanayım ki ben iş adamıyım artık’’ demişti.

Biz olsak böyle düşünür müydük? Hiç bilmiyorum. Fırat Pak yurt dışında okumuş beş dil bilen aydın, çağdaş memleketine hizmet etmek için çabalayan bir vatansever neden böyle tanımladığıma gelince şu sözü çok dikkati mi çekmişti ‘‘ anam Arap,baba Kürt kökenli  ama ben Türk’üm çünkü bu coğrafya da doğmuş Atatürk’ün çocuğuyum’’ ne güzel bir cümle değil mi?

Hepimizin ayrı geldiği kök var ama birleştiğimiz tek toprak bu vatan, başkası yok. Kardeşlik, barış işte böyle bir duygu…

VE Pak ailesinin bütün çocukları yine eğitimli, şehir de söz sahibi, akil dediğimiz kişilerden ama bir ağabey var ki google da adını tarattığımda ‘‘hadi canım!’’  dedim.

Fırat Pak’ı tanımış olsaydınız sizde bunu derdiniz bunca seçkin, saygın, başarılı ailenin ferdi olmasına rağmen mütevazı, misafirperver bir o kadar da alçak gönüllü ve iyilik dolu kalbi yüzüne yansımış bir insanın, ağabeyi Atilla Pak…

Türk  Amerikan Dernekleri Federasyonu Başkanı  ve New Jersey 56. Valisi Phil Murphy’in Ulaşım ve alt yapılar danışmanı….

Yani bir Türk hem federasyon başkanı hem de vali danışmanı daha ne olsun.Benim ailemden böyle cevherler çıksa bu kadar mütevazı olabilir miydim? Vallahi bilemedim…

O yüzden memleketine hep hayrı dokunan gizli kahramanları unutmamamız gerek…

Eğer bir ülkenin kalkınmasını istiyor, yönetiminden hoşlanmıyorsak o zaman bizler yöneten ve yön veren olmak zorundayız. Evlatlarımızın beyin göçüne mani olup vatanımıza hizmet etmeleri için elimizden geleni yapmalıyız.

Anlayacağınız Mardin’den bir Fırat geçmiş ki hiç sormayın ve hala dallanıp budaklanıp Seyhan Nehri’ne kardeş olup Akdeniz Mersin Limanından bize karışmış bile…

Daha yapacakları çok iş var, son bildiğim gerçekten ihtiyaç olan Engelsiz Yaşam Merkezi.

Ve hatta mümkünse Adana Belediyeleri habire rant uğruna gündüz bakım evleri açmaya ara verse de Adana’mıza da böyle bir Merkezi açmaya vesile olsalar. İşte o zaman ben onları ayakta alkışlarım.

Bu Merkezin örneği Gaziantep’de var. Olur ya oralara yolunuz düşerse merkezi görmenizi tavsiye ederim. Ben ilk gördüğüm de 26 yıldır uğraşıp alabildiğim materyalleri orada görünce ki daha da fazlasını ‘‘yahu burada ne de güzel öğretmen ya da yönetici olunur’’ demiştim.

O yüzden iyi yüreğin dini, dili, ırkı olmaz iyi yürekler hep insanlık için, iyilik için çarpar durur bu yürekler de hiç durmasın hep yaşasın…

Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınıza dikkat edin!

    

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

Neden Küpe Takarlar?

Hadi Yine İyiyiz…