Göz Yaşı Hiç Dinmeyen Canım Ülkem….

Göz Yaşı Hiç Dinmeyen Canım Ülkem….

Öyle kötü günler yaşıyoruz ki, “umudu, mutluluğu, huzuru”  konuşmak bile bazen zor geliyor ve hatta bugünler de gülümsemek bile ağır geliyor…

Ne anaların ne ülkemin çilesi bir türlü bitmedi, bitmek bilmedi. Bazen bizi lanetlediler mi? Acaba, diye düşünmeden yapamıyorum…

Belki de bunca yaşananlara çanak tutan, şakşakçılık yapan bizlere, Atamızın, silah arkadaşlarının ve şehitlerimizin, emanetine sahip çıkamayıp helallik alamamaktan mıdır? Bu bitmek bilmeyen gözyaşları, kim bilir?

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana öyle çok şehit verdik ki, aslında ne şehitler tepesin de yer kaldı ne de “şehit verilmezse anlamsız bir arsa niteliğini taşır” denilen vatan topraklarının şehit kanıyla sulanmayan yeri kaldı…

Bu lafa göre bizim topraklarımız en değerli madenlere dönmüş durum da…

“Şehitler ölmez “deniliyor. Vallahi şehit anasına sormalı bunu ölür mü, ölmez mi?

Hiç şehit haberini canı canlı yaşadınız mı? Bilmem, ancak ben yaşadım. Pek öyle şehitler ölmez durumu olmuyor. Bu şehit mesleğini askerlik olarak seçmiş bile olsa…

Durun size anlatayım; Çok sayı da er görüyorsunuz ortaların da rütbeli askerler hepsi üst düzey yöneticisi bayraklı arabalardan çıkıyorlar arkaların da bir ambulans ve sağlık görevlileri zaten askerleri ve rütbelileri  görünce bir şehit haberi geldiğini anlıyorsunuz. Birden mahallenin yarısını kaplıyorlar, yüzleri gergin ve üzgün…

Biliyor musunuz? Bu manzarayla karşılaştığım da bir an daha bir haftası olan oğlumun asker de olduğunu sanarak rengim benzim atmıştı.İnsanın beyni duruyor.Sadece adres karıştırmışlar ve ev numarasını sormuşlardı bana….

Sadece bir adres ….Hepsi bu!

Anlık olarak oğlumun askere gittiğini düşünmüştüm anlayacağınız beyniniz duruyor. O saniyeler için de bin bir türlü şeyler düşünüyorsunuz. Adresi tarif ettikten sonra Allah affetsin utanarak yazıyorum bir oh! Çekip derin nefes aldıktan sonra şükür benim oğlum daha teslim olmamıştı demiştim.   İhtimali bile size akıl oyunu yaparken, gerçeğini yaşayan anaları düşünemiyorum bile.

Sanal paylaşım da bir şehit annesinin sözü “Şehit helvası sizin ocakta kavrulmadığı sürece, size hep tatlı gelecek…” işte çok daha anlam kazanıyor.

“Neden hep dar gelirli ailelerin çocukları şehit oluyor “ deniyor, neden mi? İş bulamayan, atanamayan onca genç neylesin asker olmayıp?

Sen sivil hayatta nefes almaya imkân yaratmaz, iş sahası açmazsan ne yapsın bunca genç?

Biliyor musunuz? Polislikte bile kriterler değişti boylar kısaldı, ufak tefek kusurlar artık göz ardı ediliyor. Bunu merak edip sorduğum da  komiser bir arkadaşın dediği şu oldu ;”Hocam durumu iyi olan gençler ne diye polisliği seçsin, fakir çocuğunun da beslenmeyle orantılı boyları kısaldı, mecburen kriterler de değişti yoksa polis bulamayacağız” demişti.

Bu gençler umuda yolculuk yaptılar elbet ne yaşayacaklarını az çok biliyorlardı. Sınırlar da askerlik yapmanın da çok güzel maddi getirisi olduğunun da farkındaydılar ancak benim olmayan bir savaşın içine sürüklenip şehit olmaları değildi bunun bedeli…

Vatan topraklarına bir tehlike olmadığı sürece savaş çok kötüdür. Savaşı görmeyen bizler bunu ifade ederken çığırtkanlık yapmak yerine bin kere düşünmeliyiz.

Doğru yönetenleri seçemediğimiz sürece daha çok ocaklar söner daha çok analar ağlar.

“Bir arabayı ele geçirmek değildir mesele, mesele arabayı doğru sürmek ve istenilen hedefe kaza yapmadan ulaştırmaktır yoksa ilk virajda tepe taklak olursunuz”

Aslın da yazılacak çok şey var…

Türk toprakları için şehit olan bütün askerlerimizin bütün vatanseverlerin ruhu huzur bulsun!

Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!


   


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Küpe Takarlar?

Bekâret Kemeri

İyi ve Kötünün Felsefesi Nedir?