İstiklal Marşımız dört bir yanı çınlatsa olur mu?


İstiklal Marşımız dört bir yanı çınlatsa olur mu?

Sanal paylaşımlar da ne de güzel bir istek dolaşıyor, ‘‘İstiklal Marşımız aynı an da camilerimizden okunsun!’’

Aslın da şu zor zamanlarımız da milli ve inançlarımızın harekete geçmesi, umutsuzluğumuzu, hüznümüzü biraz olsun hafifletmez mi?

 Bu çağrıya keşke cevap verseniz ve en azından bayramımızı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ mizin 100. Yılını coşkuyla kutlasak ne de güzel olur. En azından biraz morallerimiz düzelir ve anlık da olsa mutlu oluruz. Kim bilir, belki bu çağrıyı duyan olur…

Çok zor bir süreçten geçiyoruz, kimimiz geçim derdiyle uğraşırken, kimimiz salgında kaybettiklerimize yanıyoruz. Bu yolun sonu nereye varacak? Tünelin sonu aydınlık mı, Olacak? Hiç birimiz bilmiyor ve bu çaresizliğin içinde, ne yerdeyiz ne de gökte…

Bazen ne günah işledim de bu memlekette doğdum diye hayıflanırken, ah! Şu vatan sevdası var ya…
İşte! Bu vatan sevdası ağzımın üstüne bir vuruyor ki, hiç sormayın…

İç sesim, ‘‘Vatan’ın suçu ne, sen adam gibi seni yönetenleri seçemezsen, haksızlıklara sessiz kalırsan olacağı buydu’’ diyor (bu ara iç sesimle çok kavga eder oldum ya hayırlısı)

Ve iç sesim özellikle Milli bayramlardaki halkın coşkusunu görünce, ‘‘yahu, hala için de vatan millet aşkıyla yaşayan, Atatürk sevdalıları var daha neyin peşindesin’’ diyor.

Bizi hala koyun sürüsü gibi gören yöneticilere rağmen,

 Salgını bile siyaset aracı olarak görmelerine rağmen,

Canını hiçe sayıp mesleğini devam ettiren, sağlıkçıları külfet görmelerine rağmen,

Küçük esnafı yok saymalarına rağmen,

Destek paketlerini açıklayıp, iki aydır kime destek verdiklerini bilmememize rağmen,

Sigortalı ya da sigortasız çalışan emekçilere aylardır ödenek verilmemesine rağmen,

Daha, ‘‘ sahra hastanesi nedir’’ i bilmemelerine rağmen,

Alt geliri düşük ve ultra zengin iş adamlarını gözüne kestirip, ‘‘ortada kalanın, canı çıksın!’’ denmesine rağmen,

Belediyelerin, salt görevinin halka hizmet olduğunu bilerek bir kuru ekmeğin dağıtılmasını engellemelerine rağmen,

Ekmek parası bile olmayan insanlarla, dalga geçer gibi ‘‘git internetten başvuru yap’’ denmesine rağmen,

Özellikle üniversitede çok zorluklarla okuyan çocuklara, alt yapıyı sağlamadan internet eğitimine geçilip o çocukların twıtırlardan,instegramlardan,facebook gibi bilumum sanal paylaşım ağlarından ‘‘bilgisayar’ım yok, derslere katılamıyorum’’ çığlıklarına sağır olmalarına  rağmen,

Ekranlara çıkıp, ‘‘bayram sonrası normal hayatımıza geçeriz’’ söylemleriyle vatandaşa, ‘‘ölürseniz ölün!’’ demelerine rağmen,

Ben vatanımı seviyorum, neden mi?

Bayramım var hem de Meclisim açılalı yüzyıl olmuş ve her şeye rağmen bu coşkuyu evlerin de hisseden, 23 Nisan’la ilgili videolar hazırlayıp paylaşan,bayrağımızı balkonlarından dalgalandıran, sizlerin öcü gibi korktuğunuz azımsanmayacak kadar çok, Ata’mın çocukları var…

O yüzden,

Ben değil…

Biz değil…

Zamanı geldiğin de, koşar adımlarla ülkemi terk edecek olan sizlersiniz!

Ne mutlu Türk’üm diyene, Ne mutlu Atatürk’ün evlatlarına!

Bayramımız kutlu mutlu olsun!

Türkiye Cumhuriyeti sonsuz kadar var olsun!

Türkiye Büyük Millet Meclisi’miz Ata’mızın istediği gibi  artık,Türk milletinin sesi soluğu olsun!

Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!     

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

Neden Küpe Takarlar?

Hadi Yine İyiyiz…