Ya! Gidersen…
Ya! Gidersen…
Bugün
aslın da çok da keyifli değilim.Genel de takındığım tavrım üzgünken ve kızgınken
yazı yazma…
Zira
duyguları kontrol etmek çok zor olur.O yüzden yazı yazma ve yazmama arasın da
gidip geldim ancak şunu da biliyorum ki benim yazacaklarımı yaşayan ve çıkmaz
da olan insanların varlığının olduğu.İnsanlar bazı acıları yaşadıkların da
kendi acılarının da başkaları tarafından yaşandığını gördü ya da okuduğu zaman ‘‘evet
bunu tek ben yaşamamışım’’ der ve içini biraz daha ferahlatır.Yazımı kaleme (gerçi
şimdi klavye oldu) almamın tek nedeni bu….
Genel
olarak ailesin de ölüm acısı yaşamayan birey ölüm haberini duyduğun da sadece bir,
insanın öldüğünü düşünür ve hayır dileklerini diler, geçer gider ki bu da doğal
bir davranıştır empati (duygudaşlık) dediğimiz kavram eğer kurmaya çalışan
tarafından hiç yaşanmamışsa bu duygunun anlamı havada kalır.
Aslın
da ölen bir kişi değildir. Ölen insanla birlikte eşi, çocukları, anası, babası,
kardeşleri…
Hepsinin
ruhu, hayalleri gelecekle ilgili bütün dünyası da ölüp gitmiştir. Özellikle aynı evi paylaşanların işi daha
zordur her yer de ölen insanın izleri vardır ve bununla yaşamak gerçekten
zordur.
Anlayacağınız
çok sevdiğiniz bir insanı kaybetmek, onu sonsuz kadar görmeyeceğinizi bilmek
çok çabuk kabul edilebilen bir acı değildir. İlk yıllar da sesini duyduğunuzu,
görüntüsünü gördüğünüzü zannedersiniz. Bu beynin ve duyguların karmaşasıdır.
Ölümü kabul etmek zordur.
‘‘Ya!
Giderse’’ diye korktuğunuz ayrılık artık sizin gerçeğinizdir. Kime kızacağınızı
bilemezsiniz, isyan edersiniz ve ‘‘neden benim başıma geldi’’ dersiniz. Bu yas
dönemi kimi için bir, iki yıl sürerken kimi için yıllarca devam eder. Ancak bir
gerçek vardır ve siz bunu değiştiremezsiniz işte bunu fark ettiğiniz de artık
acı kaybınızı kabullenmiş olursunuz.
Ben
2 Temmuz da eşimi kaybettiğim de aynı bu duyguları yaşamıştım. Gerçi kabul
edişim 6 yılımı almıştı. Bu süreçte eğer yaşınız gençse, güçlü olduğunuz kadar
da umarsız oluyor ve ‘‘madem öyle o halde ben yaşamalıyım’’ diyerek hayata bir
şekilde tutunmaya çalışıyorsunuz çünkü hayat devam ediyor ve sorumlu olduğunuz
insanlar var…
Eşlerini,
sevdiklerini kaybeden çok insan var. Genel de erkekler biraz sosyal hayatta
dağılır çünkü sürekli kaybettiğini arar taki artık gelmeyeceğine emin olana kadar,
kadınlar da öyledir. Kadınlar da sosyal çevresine göre bu şekil alsa da o
boşluğu ya hızlı bir gece hayatıyla ya da inançlarının yoğunlaşmasıyla yaşar.
Bütün
bu davranışların altın da aslın da yas dönemi, gerçeği kabul etmeme vardır.
İnsanlar yas deyince kişinin gülmediğini, hep ağladığını kısacası kabuğuna
çekildiğini düşünür, aksine kentler de özellikle bu yas dönemi eskisinden daha
çok dışa vurum olarak ortaya çıkar. Yanlış birliktelikler, yanlış evlilikler, çektiğiniz
acının üzerine yaşadığınız insan faktöründen gelen acılar, bütün bunlar aslın
da bir daha gelmeyeceğin arayışıdır.
O
yüzden çevreniz de özellikle genç beyleri, hanımları görüyorsanız onları ‘‘oo
şen dul’’ diye nitelemeyin, aslın da hovarda gibi görünen insanlar korkunç
acılar yaşıyor ve bu acıyla başa çıkmaya çalışıyorlardır.
Ben
bu acılarla nasıl başa çıktım? Yazılarım da genel de kendimden örnek veririm ki
yaşanmışların duyguları ve gerçeği okuyucuya da geçsin.
Evet,
önce inkâr ettim, sonra isyan ettim en sonun da kabullenişe geçtim.
Bunlar
elbette kolay olmadı. Ancak sağlam bir aileniz ve arkadaş çevreniz varsa ki bu
arkadaş çevresi ya da aile sizi yargılayan, süreki tenkit eden değil, sizi
olduğu gibi kabul eden olmalı.
Mutlaka
bir hobi edinin bu çok önemli evet işiniz gücünüz, çevreniz vardır ancak eve
girdiğiniz de çok çok varsa çocuklarınız ve duvarlarla baş başa kalıyorsunuz.
Ben
de bunu yaptım, okumaya ve yazmaya başladım. Üniversite okumak benim için bir hobi,
yazı yazmak bir hobi mesleki bütün eğitimlere katılmak bir hobi, sivil toplum
kuruluşun da görev almak bir hobi…
İnanın
hobiler, sizin kendi kendinize kalmanıza izin vermiyor ve acılarınızı biraz
hafifletiyor.
Ben
akademik kariyeri, yazmayı seçtim, siz güzel sanatlara, el işlerine, hayır
kurumlarına yardımları seçebilirsiniz.
Unutmayın,
bütün bu dünyevi işler sizin acılarınızı, yaşadıklarınızı unutturmuyor ancak
baş etmenizi, yeni bir hayat kurma zemininizi hazırlıyor.
Yeniden
seve bilisiniz, yeniden evlenebilirsiniz bu sizin hayatınız ve hayatınız devam
ediyor ancak bir gerçek var her zaman bir yanınız kaderlidir.
Herkesin
anlamsız bulduğu saçma şarkılar da ağlar,film izlerken gerçekmiş gibi ölenin
arkasından salya sümük olur ve hatta eğer becerip cenazelere (ki ben 19 yıldır
mümkün olduğunca cenazelere katılmıyorum) gidebilirseniz, sanki kendi cenazeniz
gibi perişan olursunuz….
Evet,
bizler gibi erken kayıplar yaşayan insanlar da böyle duygusal dengesizlikler
olur bu da olmalı nihayetin de insanız. Unutmayın kişinin geçmiş yaşamı o an
yaşadıklarını anlamlandırır. O yüzdendir ki bir olay da herkesin tepkisi aynı
olmaz.
Bugün
benim için aslın da acılarımın tekrar canlanması, her ne kadar 19 yıl geçmiş
olsa da sevdiğinin kaybı kalbinin bir köşesini sızlatıyor.Yazarken saçmalamış
olabilirim.Duygularımı kontrol altında tutmaya çalışarak yazıyorum.Ancak biliyorum
ki özellikle bu lanet salgın da sevdiklerini kaybeden çok insan var, acılarını
hissettiğimi yaşanan süreçlerin aslın da normal olduğunu anlatmak için yazdım
bu yazımı….
Son söz; Acılarınız hiç bitmeyecek,
gülen bir tarafınız varken, bir tarafınız hep ağlayacak,inkar edeceksiniz,isyan
edeceksiniz,bol bol saçmalayacak,yanlış limanlar da demir alacak, ancak en
sonun da kabul edeceksiniz.
Bu
süreçler de bol bol ağlayın, ağlamaktan saçmalamaktan korkmayın ancak
dağılmayın, Kalabalık yerlere pek girmeyin, cenazelere, taziyelere gitmeyin,
hüzünlü filmler, diziler, şarkılar dinlemeyin ve en önemlisi kendinize mutlaka
meşgale bulun…
Yas
dönemi bittiğin de lütfen seveceğiniz, sevileceğiniz bir yol arkadaşı edinin.
Hayat mecbur olsak da tek başına yaşanmayacak kadar zor.
İnanın,
inandığınız güvendiğiniz insanın terk etmesi,aldatması ölümden daha zor.Allah’tan
gelene yapacak bir şey olmazken, kuldan gelen asıl sizi darmadağın eden gerçek….
Bütün
sevdiklerimize Allah’tan rahmet dilerken, mekânları cennet olsun diyorum…
Şimdilik
her zaman olduğu gibi hoşça kalın akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!
Yorumlar
Yorum Gönder