Huniyle Gezmemize Ramak Kaldı!

Huniyle Gezmemize Ramak Kaldı! Aslın da ben çoktan huniyle gezmeye başladım ya… Hayırlısı! Beden sağlığını korumanın ilk şartı ruh sağlığını korumaktan geçer, az çok bunun önemini hepimiz biliriz… Ancak şu ortam da nasıl bu işi becereceğiz, sonu nereye varacak hiçbir fikrim yok… Şunun da farkındayız ki bir de ruh sağlığımızı bozarsak, işte o zaman toplum olarak cinnet geçirme noktasına geleceğiz… Salgından önce de berbat olan iç piyasa hepten dibe vurdu. Küçük işletmelere hiçbir yardım yapılmazken ardı arkasına gelen ödeme emirleri işin çabası… Her şey bitti artık trafik cezalarına zabıta bile el attı…(kanuni hakkı olabilir, ancak şimdi hiç sırası değilken o kaldırımlardan biz hala yürüyemiyoruz) Dolmuşları, otobüsleri kontrol etmeyen zabıtanın, trafik polisi gibi ceza kesme çabası da ayrı bir kargaşa… Zabıtalar park eden araçların peşine düşeceğine bence kaldırımlara konan masa sandalyelerin, sosyal mesafenin uygulanmadığı mekânların, maske-hijyenden bir haber gıda satışı yapan iş yerlerinin peşine düşüp asıl işlerini yapsalar nasıl olur acaba… Ve belediyelerin haksız aldığı park ücretleri… Ve bununla ilgili mahkeme kararları varken… Hele bir de insanların işyeri ya da eviyken yazılan park ücretleri ya da zabıtanın hatalı park yaptın diye işyerinin önünde ki araçlara yazdığı ceza… Bizim buralarda bu işe “Hayırdır gardaş” derler… Gideni kınayanlar aynı hızla açılan yolda devam ediyor gibi… En azından gidenler mezarlıklarımızı temizlerdi ve daha hiç zabıtanın yanlış parktan dolayı ceza yazdığını da görmemiştim. Zaten salgında “öteleyeceğiz, daha az alacağız” denilen su faturalarını da kapalı olan işyerlerimiz adına, paşa paşa ödedik hamdolsun! Anlayacağınız ne iktidar ne de yerel iktidar halkı sahipsiz bırakmıyor…. Elbirliği ile çıldırma noktasına gelen halkın size bir hayrı olmaz ve bir bir bindiğiniz dalları kesersiniz. Şimdi “bu nerden aklına geldi” diyeceksiniz ve “zaten bunu hep yapıyorlar” diyeceksiniz, ancak “ben kısırım derken” birileri bana “kaç çocuğun var” diye sorarsa olmuyor bu iş…. “Neye önem veriyorsanız önceliğiniz odur “ Kızıldereli atasözü. Bu ırkı hep sevmişimdir, zira öyle ders veren sözleri var ki yüzyıllar geçse de önemini koruyor. Şimdi size Kızıldereli anekdotlarından birini paylaşacağım. “Olamaz” dediler, “Sende doğaüstü güçler var.” “Hayır” dedi Karageyik, “Ağustos böceğini duymak için doğaüstü güce ihtiyaç yok.” *** “ Kızılderili şefleri trenle NewYork’a getirildi. Bir heyet kendilerini karşıladı. Konuklara toplantı öncesi kenti gezdiriyorlardı. Sokaklardaki insan seli, arabaların, iş makinelerinin gürültüsü kızılderilileri şaşırtmıştı.. Bir ara Oglala Lakhotaları’nın şefi ve şamanı Heȟáka Sápa-Karageyik bir Ağustos böceğinin şarkısını duyduğunu söyledi. Diğer reisler onayladı ama beyaz adamlar inanmadı. Kentte Ağustos böceğinin olmayacağını, olsa bile bu gürültüde duyulamayacağı söylediler. Karageyik ısrar etti. Arabayı durdurdu. İndi, ilerideki parka gitti ve bir ağaçta Ağustos böceğini gördü. Amerikalılar şaşırmıştı.. “Olamaz” dediler, “Sende doğaüstü güçler var.” “Hayır” dedi Karageyik, “Ağustos böceğini duymak için doğaüstü güce ihtiyaç yok.” “O zaman biz niye duymadık?” dediler. Kara Geyik cebinden metal bir 50 sent çıkardı, kaldırımda yürüyen insanların arasına yuvarladı. Bir anda herkes “Acaba benden mi düştü?” diye paraya bakmaya başladı. Karageyik yanındakilere sordu: “Anladınız mı?” “Anlamadık” dediler. Anlattı; “Bir insan için önemli olan, nelere değer verdiğidir. Çünkü her şeyi ona göre duyar, ona göre görür ve ona göre hisseder. Siz doğaya değer verseydiniz, Ağustos böceğinin şarkısını duyardınız...” Anlayacağınız, şu anda biz neye değer veriyoruz ya da hayatımız için ne önceliğimiz? Yaşayabilmek, ayakta kalabilmek, rızkımızı kazanabilmek ve ele güne muhtaç olmamak ayrıca koronaya en son yakalanmak… Biz bu kadar fakirleşmiş ve artık çıldırma noktasına gelip ruh sağlığımızı kaybetmeye başlamışken, sizin yaptığınız her davranış bizim dikkatimizi çeker , o yüzden iktidarın hatalarını yerel iktidar yapmamalı neden mi? Hataları yapanlar sizlere güç kazandırdı lakin aynı hataları siz yapmaya devam ederseniz işte o zaman güç dengeleri tekrar bozulur ve çocukluğumdan bu yana duyduğum “ Sol da ne kadersiz, her seferin de başlarına bir iş geliyor ve bir türlü memleketi yönetemiyorlar” serzenişleri aynı hızla devam eder…. Bilmem artık derdimi anlatabildim mi? Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

UYANIŞ...

Kayıp Nesil...