Umut,Sizi Var Eder
Umut, Sizi Var Eder…
Bu aralar hepimiz de bir bezginlik, bıkkınlık, geleceğe dair umutsuzluk bütün benliğimizi sarmış durumda…
65 yaş üstünün sınırlı özgürlüğü, gençlerin zaten var olan gelecek kaygılarının üzerine derslere katılamaması, yakınlarımızın salgından dolayı ölümü, sıkıntıları ve bu salgının bizde yarattığı türlü psikolojik sorunlar…
İyide toplum olarak umudumuzu kaybetmeye başladıkça kitlesel patlamayı nasıl önleyeceğiz?
Bana kalırsa bizi yönetenlerin önce ekonomik refahımızı ve bu sorunla nasıl baş edilmesi gerektiği konusunda kafa yormalarını beklerken, sahnelerde atışmaları…
Yarın bir gün yönetecekleri toplumun kalmayacağının farkında olmadan koltuk sevdalarını takip edip duruyoruz.
Ve bunun yanında salgın önlemleri adı altında şeriatın ayak seslerini duyar gibiyiz…
“Sigara içmeyin” diyenler, nerede içilmesi gerektiğini göstermediği, sokağa çıkma sıkıtlamaların da marketin alkollü içecek satmadığı,”kapatın iş yerlerinizi” diyerek beş kuruşluk yardım yapılmadığı gibi insanlarla alay edip, onları açlığa sürüklemeleri gibi…
İçi boş vaatleri hep duyarak umudumuzu kaybetmemek, galiba en büyük psikolojik savaş…
Ancak biz her şeye rağmen yaşamımızı sürdürmeli ve geleceğimiz için bir bir ölmemeliyiz.
Zira umudunu kaybeden insan zamanla kendi benliğini yok eder. İşte bütün bunlar için vizyon gerek…
Mustafa Kemal Atatürk bu umuda ve vizyona sahip olmasaydı şuan da Dünya’nın saygın liderlerinden olur ve Türkiye’yi var edebilir miydi?
Ya Gandhi ne bir generaldi, ne bir politik partinin başkanı, ne de zengin ve güçlü bir kişi. Koca bir imparatorluğu dize getiren bu cılız ve çelimsiz görünüşlü insanın gücü, hakikate ve tüm yaratıklara koşulsuz sevgi ve saygıdan kaynaklanan bir vizyonu olmasından ve bu vizyonla mutlak bire ahenk içinde, bütünlük içinde yaşamasından kaynaklanmıyor muydu?
Onlar umutlarını hiç yitirmediler ve inandıkları bir gerçek vardı.
“Fred Polak,Hollandalı sosyolog,bir ulusun başarısının temel kaynağının,yurttaşların paylaştığı ve inandığı ulusal bir vizyon olduğunu söyler.
Gençler üzerine yapılan araştırmalar, okulda iyi not alan ve yaşamın zorluklarıyla sağlıklı bir şekilde baş eden gençlerin, gelecekte ne olmak istedikleri ile ilgili açık bir görüşe sahip olduklarını ortaya çıkarmıştır. Başarısız gençlerin ise gelecekle ilgili umutları yoktur; inandıkları bir vizyonları, heyecan duydukları bir düşleri bulunmamaktadır.”
İşte, şuan ki durumumuz da Doğan Cüceloğlu’nun “İçimizdeki Biz” kitabında yazdığı gibi…
Vizyonu, umudu, düşleri olmayan öğrencilerin yaşadığı başarısızlık.
Bakın, bir araştırmada da Nazilerin ölüm kamplarından sağ çıkan Victor Franki, gelecekle ilgili umutlarını kaybedenlerin sağlığını kaybedip öldüklerini gözlemlemiştir.
Zor süreçlerden geçiyoruz ancak her zaman dediğim gibi bu da bitecek, her güzelliğin ya da kötülüğün bittiği gibi…
Hayat döngüsünde hiçbir canlı sonsuz kadar mutlu olamaz ya da mutsuz, bu yaşamın tatlı tuzlu tarafıdır. Ayrıca yaşanması gereken hiç bir duruma mani olamayız bu da ilahi gücün kudretidir. Önemli olan bu yaşamı insanca yaşayıp bitirmektir.
O yüzden hayal kurmaya lütfen devam edin, bu kaos bittiğin de yapacaklarınızı listeleyin, mutlaka umut edin,kendinize sınırlı alanınızda meşgale bulun, yoksa hepimiz yavaş yavaş ölüme giderken karanlığın içinde yok olup gideceğiz.
Din ile uyuşturulan beynimizi, salgınla çaresiz dansımızı, geçim derdiyle suskunluğumuzu, yavaş yavaş elimizden giden özgürlüğümüzü yitirilen umutlarımızla sessizce izlemekten daha fazlasını yapmalıyız…
İktidar, nasıl ki hedefine kitlenerek salgının rüzgârını bile kendine yöneltip İslam Cumhuriyeti adımlarını “tedbir” adı altında yapıyorsa, birey olarak bizlerin de umudunu kaybetme lüksü yok…
Çünkü şehitlerimize ve Ata’mıza minnet borcumuz var.
Zira, sağduyusu yüksek olan Türk toplumu artık limitini çoktan doldurdu.
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!
Seray LEVENT
ÖZGECAN ÇOCUK YUVASI ve KULÜBÜ
1505647430754_IMG_1894.JPG
0322.4582496-4583053
http://www.ozgecancocuk.com
http://www.facebook.com/ozgecancocuk
Yorumlar
Yorum Gönder