Abozade Ali Bey,

Abozade Ali Bey, Şimdi “bu kim ki?” diyeceksiniz ve de çok haklısınız… Abozade Ali Bey, benim büyük büyükbabam, ne oluyor yani; babamın babasının babası. Ben doğma büyüme atadan dededen Adanalayım. Dedemiz İsmail Hakkı Bey, nenem Fehime’yi ikinci evliliği olarak Tarsus’tan gelin getirmiş. Nenem 28 yaşında iki çocukla dul kalmış ve hiç evlenmemiş rahmetli babam da ben küçükken vefat edince, amcam da sahip çıkmayınca ve ağabeylerim de küçük olunca hiç canlı tarihimizi öğrenemedim ta ki… Dedemin ilk evliliğinden olan amcaoğlu Mutlu Sayar’ı facebook da bulana kadar. Annem anlatırdı, amcalarımı ve amca çocuklarının da biz yaşlarda olduğunu, zaman içinde herkes birbirinden kopmuş neyse ki teknolojinin güzellikleri bazen işe yarıyor. Mutlu’da benim gibi yazar-çizer, zira ailede zaten sanata yatkınlık var ve neredeyse hepimizin kalemi güçlüdür. Mutlu bir gün blogunda Abozade Ali Bey’i kaleme alınca, dedemizin neden Atatürk’ün yanında fotoğrafı var, bunu daha net anladım. Mutlu’nun kaleme aldığı bölümü size aktarıyorum “Büyük büyükbabam, Abozede Ali Bey memleketimiz olan Çukurova’da Ermenilerin uyguladığı katliamların arttığı dönemde çalışmak üzere bağa gitmek istemiş. Tehlikeli olduğu söylensede dinlememiş ve tek başına bağa gitmiş. Bunu fark eden Ermeniler onu zorla tutup götürmüşler ve camide başına kurşun sıkıp öldürmüşler.” Neden bir çiftçi işine gitti diye ve cami de öldürülür? Bunu merak ederek ben de bir araştırma yapınca ortaya çıkan sonuç; Abozade Ali Bey oldukça nüfuslu, milli mücadeleye gönül vermiş, Atatürk’ün her Adana’ya gizli gelişlerinde onu misafir etmiş ve her koşulda yanında olmuş bir vatansevermiş ayrıca cami de öldürülüşünün de halka ibret olması ve “bakın en güçlünüzü bile yok edebiliyoruz” algısıyla, halkı sindirme çabalarından olmuş, zira milli mücadele için güçlü bir kaleyi yok etmek işlerini kolaylaştıracağını düşünmüşlerdir. Bilmezler ki bir Ali giderse, bin Ali gelir… Bütün bunları neden yazdım biliyor musunuz? Her Türk’ün mutlaka atalarıyla ilgili buna benzer vatanın nasıl kurtarıldığı ile ilgili anıları vardır. Ancak farkındaysanız, şimdi ki gençliğin vatan, millet, ulus kavramları artık yok olmaya başladı ve bizler gibi bu bayrağa canlarını vermek gibi bir kaygıları yok. İşte bunu vurgulamak için kendimden örnek vermek istedim. Bugün 5 Ocak…. Adana İlinin Kurtuluşu… Çocuklarınıza verebileceğiniz en önemli miras yaşadığı toprakların değerini bilmelerini öğretmektir. Biliyor musunuz? Bazen kızıyoruz MEB kitaplarına, ancak eğer oradalar da azıcık anlatılmasa hiçbir aile geçmişini evlatlarına aktarmıyor. Ruhu olmayan yazıların da hiçbir anlamı olmuyor. Çocuklarımızın duyarsızlaşması, vatan, millet, ulus, bayrak kavramlarının anlamsızlaşması, bütün bunların suçlusu bizler değil miyiz? Tıpkı namus, vicdan, ahlak kavramlarını onlara unutturup, yolda bayır da bir birlerine küfür ederek şakalaşmalarını seyretmek gibi… Lütfen, canlı tarihimize önem verelim, mutlaka evlatlarımıza geçmişimizi aktaralım. Aktarırken sadece içi boş Atatürk sevgisini, atalarımızın nasıl mücadele ettiğini değil, onların hayat görüşlerini, bu vatan için nelerinden vazgeçtiklerini ve bir milletin nasıl şaha kalkıp, birlik olduklarını kadını, erkeği çorucocuğuyla bu toprakları vatan yaptıklarını anlatın. Eğer siz tarihinizi anlatmazsanız, birileri sizin tarihinizi yazar ve “kurtuluş, destan” diyerek hastalıklı dünyasının tarihini yazar…. Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın! Seray LEVENT ÖZGECAN ÇOCUK YUVASI ve KULÜBÜ 1505647430754_IMG_1894.JPG ‪0322.4582496-4583053‬ http://www.ozgecancocuk.com http://www.facebook.com/ozgecancocuk

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

Neden Küpe Takarlar?

Hadi Yine İyiyiz…