Yeni Harita Rengimiz, Hayırlı Olsun!
Yeni Harita Rengimiz, Hayırlı Olsun!
Dün “Anneler Günü”ydü.
Özel günlerden pek hoşlanmam, zira bugünler bana sanki yaranın kabuğunu kaldırma günüymüş gibi gelir ki sosyal medyada ki paylaşımları görünce yanılmadığımı bir kez daha düşündüm.
Hele şu salgın zamanında o kadar çok zamansız kayıplar yaşadık ki herkesin yarası daha kabuk bile bağlamamışken, tekrar kanamaları çok da beklenmeyecek bir durum değildi.
Anacıklarını kaybedenler…
Evladını kaybedenler…
Hepsinin çığlıkları, ağıtları yansıdı sanal medyada gerçekten çok zor…
Öyle bir ülkede yaşar olduk ki normal rutin sorunsuz hayatlarımızdan bile utanır olduk.
Ben Atamın anacağının dışında bir paylaşım yapamadım. Sadece çocuk yetiştirdiğim için öğrencilerimin hazırladığı Anneler Günü mesajının dışında ki o da kurumun sosyal paylaşım sitesi içinde sınırlı kaldı.
Kim bilir belki bu kadar hassas düşünmeme neden olan benim de babamı seneler önce kaybetmemdir.
Dedim ya artık mutlu olmamız gerektiği zamanlarda bile bunu dile getirmekten utanır olduk…
Mesela eskisi gibi gülemiyorum,
Eskisi gibi sevincimi paylaşamıyorum,
Eskisi gibi yönetimlere veryansın edemiyorum…
Çünkü şunu anladım ki hayatta daha önemli mücadele içinde olan insanlar var ve bu insanların sınavı açlık, yoksulluk en önemlisi sağlık sorunları…
Hal böyle olunca tüküreyim böyle yöneticilerin içine, ben mutlu olsam ne olacak, diyerek onların utanması gerekirken ben utanır oldum…
Tam kapanma diyerek ne yaptığını bilmeyen bir iktidar, muhalefet yapmayı beceremeyen ve iktidar kadar aç gözlü muhalefet, aynı zihniyeti taşıyan yerel yönetimler…
Furkan Vakfı eylem yapar kimse bir şey yapamaz ve tutuklanan kardeş serbest bırakılır ama ben çıksam “açım,elde avuçta kalmadı siz nasıl sosyal devletsiniz” diye sesimi yükseltsem gözümü kadın cezaevinde açarım.
Adanalı olarak elbette gururlanmama rağmen, Adana Demir Spor’un başarısını çılgınlar gibi sokaklarda kutlayıp havafişeklerle, silahlarla şov yapıp saatler süren konvoyu engellemeyenlere ne denir inanın hiç bilmiyorum…
E…Orası Gezi değildi, orası ODTÜ de değildi.
Her gün onca can zamansız göçüp giderken ve lanet bir salgınla mücadele ederken bu coşkulara, bu gruplaşmalara izin vermek inanın canlıya ihanet…
Ve bu salgın gölgesinde daha anacıklarını yeni kaybetmiş insanlara, hastaneler de yaşam mücadelesi verenlere ve canla başla vazifesini her şartlarda yapmaya çalışan sağlıkçılara sanki ceza verir gibi gözlerine gözlerine sokup, bu işten keyif aldıklarını düşünür oldum.
Ve bir kez daha anladım ki biz acımasız, vicdansız, et kafa olmuş bir topluluk haline gelmişiz.
Ne acıya saygımız kalmış, ne de insani değerlere…
Tek söyleyeceğim sizin kınadığınız, eleştirdiğiniz iktidardan ne farkınız kaldı?
Yine hüzünlü, yorgun bir Anneler Günü daha kutlandı…
Aramızdan göçüp giden analarımızın mekânı cennet, ruhları huzur bulsun, hala bizimle birlikte olan analarımızın da ömrü uzun ve sağlıklı olsun ve abartmayacağımız, kimsenin yarasını kanatmayacağımız bütün özel günler kutlu, bu arada Adana’da rekora gidecek salgınımız hayırlı uğurlu olsun!
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!
Seray LEVENT
ÖZGECAN ÇOCUK YUVASI ve KULÜBÜ
1505647430754_IMG_1894.JPG
0322.4582496-4583053
http://www.ozgecancocuk.com
http://www.facebook.com/ozgecancocuk
Yorumlar
Yorum Gönder