Ben Değerliyim...

Ben Değerliyim… Hangimiz, değerli olduğumuzun hissedilmesini istemeyiz ki değerli hissedilmesini istemek insan doğasının bir olağanıdır. Bir bakış, bir güzel söz ya da takdir görme… Hepimizi anlık mutluluğa boğan çok hoş bir hazdır. Çoğumuz bu konuda kendimizi kandırırız. Hiç bir davranışımızın taktir görmesine gerek olmadığını, insanın sadece kendi kendine değerli olduğunu hissetmesinin yeterli olduğunu savunuruz. Yalan! Külli yalan! İnsan doğası, sadece bir kanaldan gelen motive uyaranından mutlu olmaz ve bu kendini değerli hissetmek için yeterli bir dürtü değildir. Biz insanlar, mutlaka onay almak zorundayız ki bu onay olumlu ya da olumsuz bize geri dönmeli yoksa saçın iki ayağından biri kırılmış olur. Eğer böyle olmamış olsaydı sanal âlemde hepimizin boy boy fotoğrafları olmazdı, Ben köşe yazarlığı işine soyunmazdım, Gönüllü kuruluşlarda için için birilerinin takdir etmesini beklemezdik, Ya da siyasi bir partideysek, orada takdir görmek için çırpınmaz ve karşılığını görmeyince de küsmezdik. O yüzen, “ben istediğim için yaptım, yok bir beklendim” laflarının hepsi yalandır, nihayetinde doğamıza aykırı bir davranışı kabul etmek insanın kendine yaptığı en büyük haksızlıktır. Evet, bizler takdir görmek, beğenilmek, önemsenmek ve en önemlisi varlığımızın onaylanmasını isteriz. İnsan ilişkilerinde, en olmazsa olmazı beklentidir ve bu beklendi takdirdir. Erdemli, kendini bilen her birey takdir etmesini, yapılan iyi davranışları önemsemesini ve bunu ifade etmesini de bilir. Biliyor musunuz? Aslında, o kadar basittir ki bir kişiyi takdir etmek. Eşinize yaptığı bir yemekte, “eline sağlık”, Çocuğunuzun bir başarısında, “açını okşayıp, aferin sana” demek, Arkadaşınızın bir başarısında “helal olsun”, diyerek kutlamak, Yolda gördüğünüz bir hayvanın başını okşamak ki bütün canlıların ihtiyacıdır takdir. Aralarda eşinizin sesini duyma adına, güzel sözlerle telefonda konuşmak…. Gibi,gibi.. Küçük dokunuşlarla hem kendinizi, hem de karşınızdakini değerli hissettirebilir ve hissedebilirsiniz. Ancak, maalesef biz ne yapıyoruz? Bu takdir hakkımızı önce dış çevremize saklıyoruz. Hani “el iyisi” dedikleri bir söz vardır. Bizler birer el iyi oluyor ve kendimizi kandırdığımız, mutsuzluk sarmalının içinde iç motivemizi arttırıcı yalanları kendimize sıralıyoruz. Önce iç çevreniz yani aileniz, arkadaşlarınız, eşiniz, dostunuz… Bu sakladığınız taktiri göstereceğiniz kitle olmalı ki hayatınızı daha mutlu,daha gerçekçi yaşama şansınız olsun. Ve ben değerliyim, ancak, sizler bunu bana yansıtmaz ve hissettirmezseniz benim kendi kendime değerli olmamın kime faydası olur değil mi? O yüzden sevmeyi, sevgi sözcüklerini söylemeyi ve bükemediğiniz bileği öpmeyi hem kendiniz için hem de çevreniz için lütfen ihmal etmeyin… Ben hepinizi çok seviyorum neden mi? Çünkü; bana değer veriyor ve yazımı okuyorsunuz. Çünkü; bana değer veriyor ve yorumlar yapıyorsunuz. Çünkü; yazdıklarımı onaylayıcı tepkiler veriyorsunuz. Ve sizler değerlendikçe ben değer kazanıyorum. O yüzden insanı yaratandan dolayı sevin ve pintilik yapmayın. Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın! Seray LEVENT ÖZGECAN ÇOCUK YUVASI ve KULÜBÜ 1505647430754_IMG_1894.JPG ‪0322.4582496-4583053‬ http://www.ozgecancocuk.com http://www.facebook.com/ozgecancocuk

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

Neden Küpe Takarlar?

Hadi Yine İyiyiz…