Zümrüd-ü Anka(Simurg),

Zümrüd-ü Anka(Simurg), “ruhun yücelmesi ve yaşarken yeniden doğuş” Bu kuş, gücü, saf olmayı, kendini yaşarken yaratmayı, tekâmülü, erdemliliği, sadakati, zarafeti, hakkaniyeti temsil edermiş... Anka, birçok kültürde yer alan evrensel nitelikli mitolojik kuştur. Bütün milletlerin mitolojisinde olağanüstü ve büyük bir kuş bulunmaktadır. O, ulaşılması güç bir idealdir. . Muazzez İlmiye Çığ şöyle diyor: “Simurg, Fars (İran) mitolojisine ilişkindir. Osmanlılar döneminde veya günümüzde Türkler “Anka” veya “Zümrüd-ü Anka” ya da kimi görüşe göre bir de “Tuğrul ” derlerken Farsça’da “si” 30, “murg” ise “kuş” anlamındadır. Böylece si+murg=30 kuş anlamına gelse de, mitolojide 30 ayrı kuştan bahsedilmiyor. Yanılgı burada. Mitolojide bahsedilen (hedefe ulaşan) “Simurg”’un 30 kuş büyüklüğünde tek bir kuş olmasından söz ediliyor.” “Zümrüd-ü Anka, çeşitli dinsel ve büyüsel etkileri bulunduğuna da inanılan bir kuştur. Kaynağı eski Mısır inançlarında bulunmakla beraber Çin’den İran mitolojisine ve Müslümanlık’tan Hıristiyanlık’a kadar geniş bir inanç alanında yer alan bu kuş altın renkli uzun tüylü, kocaman, güzel sesli bir kuşmuş. Erkekmiş. Öleceği zaman yuvasını ateşe verip kendisini yakarmış, o yanarken yeni ve genç bir Anka kuşu meydana gelirmiş. Genç kuş babasının küllerini Heliopolis’te güneş tapınağına götürüp bırakırmış. Kimin başına konarsa ona büyük zenginlik ve mevki getirirmiş. Yüzü insana benzermiş, vücudu her hayvandan bir parça alınarak yapılmış, boynu çok uzun ve ak bir halkayla sarılıymış, Kaf dağında yaşarmış. Onu öldükten sonra tekrar dirilmenin simgesi saymışlardır. Kafdağı masallarda hayalimizdir, Ve... "Her ne istiyorsan kendinde ara. Senin içinde bir can var, o canı ara Senin dağının içinde hazine var, o hazineyi ara Eğer yürüyen dervişi arıyorsan; Onu senden dışarıda değil Kendi nefsinde ara!" Mevlana ‘nın bu güzel sözleri... Yeniden külleriyle doğan, Kafdağı’ nda yaşayan ve hiç kimsenin görmediği, var olmayan mistik hikâye kahramanı... Mevlana ”insanın kendi gücünü dışarıda aramamasını, gücün zaten kendinde var olduğunu anlatmış. Anka kuşu; erişilmesi güç ancak erişildiğinde size şans, doğaüstü güç ve özgürlük getirecek masallardan çıkan bir güzellik, küllerimizden tekrar tekrar doğacağımızın bize verilen inancı... Aslında her birimiz bir Anka kuşuyuz… Rengârenk güzelliklerle dolu iç dünyamız ve küllerimizle tekrar tekrar doğacağımıza inancımızı hiç yitirmeden, aynaya her baktığımızda o doğaüstü canlıyı görüp, “Evet... Güç biziz ve o bizimle, yeter ki görmesini bilelim, inançlarımızı hiç yitirmeyelim” demenin var mı? Başka biçimi... Çok zor süreçlerden geçiyoruz ve artık hepimizin inançları, hayalleri, hayata dair umutları bitmek üzere. Ancak bir gerçek var, hala nefes alabiliyor,canlı kanlı yaşamaya devam ediyoruz.O yüzden,hepimiz için daha perde kapanmadı ve bir şansımız daha var. Lütfen! Her ne olumsuzluk yaşıyorsanız, şunu hiç unutmayın; eğer sabah kalkıp aynaya bakma gücümüz hala varsa, o zaman yaşama tutunmak için de bir şansımız vardır. Yapacağınız, sadece kendinize ve buna inanmanız. Aynaya her baktığınızda aslında o gün tekrar tekrar yaşama şansını size bağışladığı için, neye inanıyorsanız ona teşekkür edin. Ve bırakın hep düştüğünüz günlerin sayısını tutmayı, hesabınız her düştüğünüzde kalktığınız ve yolunuza devam ettiğiniz günler üzerine olsun. Anka kuşunun güzelliği, şansı ve Mevlana’nın hoşgörüsü, inanmanın sonsuz huzuru, birlikte başarmanın ve kendinize inanmanın gücü bizlerle olsun... Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

Neden Küpe Takarlar?

Hadi Yine İyiyiz…