Vitrin güzelleri...
Vitrin güzelleri…
Hani bilirsiniz, mağazalarda vitrinlerde ki albenisi olan ürünlere ağzımız açık öyle bir bakarız. İçimizden ne kadar güzel olduklarını düşünür ve mağazanın içine beğendiğimiz ürünü ya yakından görmek ya da denemek için gireriz. Kimi bedenimize yakışmaz, kimi de dışardan göründüğü gibi kaliteli çıkmaz ve almaktan vazgeçerken büyük bir hayal kırıklığına uğrarız.
İşte! İnsan ilişkileri de maalesef aynı böyle…
Bu yanılgıları hiç yaşamadım diyende kendini kandırır.
Malum sanal bir dünyanın içinde boğulmuş durumdayız. Sayfaları gezerken çok güzel hanımlara, yakışıklı beylere ve ince, esprili, anlayışlı kısacası kafası çok çalışan insanların paylaşımlarına sürekli rast geldiğimizi biliyorum ki çoğuna ya imrenerek ya da iç geçirerek baktığımızı da biliyorum.
Niye mi biliyorum? Bende onlardan biriyim de ondan…
Paylaşımlarını takip edip “ah ne güzel kadın” dediğim ancak gerçek yaşamda tanıyamadığım o kadar çok vitrin güzeli olduk ki hayatımda…
Ya da İmla kurallarına uyarak sade Türkçe ile yazılar yazan ve “yahu memlekette böyle aydın, böyle eşitliğe saygılı, böyle entelektüel insanlarda mı varmış?” Derken, gerçek hayatta küfürbaz, kırık Türkçe ile konuşmaya çalışan, ne kadına ne de canlıya saygı duymayan ve hatta “siyasi ideolojim var” diyerek, sağa sola akıl dağıtıp da bu ahir dünyada bir oy bile kullanmayan insanlar gördüm ki…
Ağzınız açık kalır…
Elbette ki bütün bu yanılgılar aslında pekte bizlerin suçu değil, zira ülkemizde ne kadar kast sistemi yok desek de aslında statü dediğimiz bir mevzu var ve bizlere yüzyıllardır bu aşılanır.
Özellikle insanların mesleklerine göre değişen hep bir önyargımız vardır. Kaçımız çocuğuna “ne işi yaparsan yap, ancak hakkıyla yap ve mutlu ol” dedi?
Hep ebeveynlerin ağzında “doktor ol, mühendis ol” gibi statüsü yüksek meslekler yok mu?
Ayakkabı tamircisi, duvar ustası gibi meslekler aslında çok değerliyken toplumda pek kabul görmediği için kaçımız çocuğumuzu bu konuda teşvik ettik?
Ya da kadın üst düzey yöneticisiyken, bir işçiyle evlilik yaptı veya bir doktor, hastabakıcısıyla evlenmeyi hiç düşündü?
Eğer bütün bunlar gerçekleşmişse de kesinlikle bizim toplumda garipsenmiştir.
Hani kast sistemi yoktu? Bal gibi de var…
Ve bu önyargılar hayatımızda aslında çokça pişman olacağımız davranışları da beraberinde getiriyor.
İnsanları işlerine, konuşma tarzlarına, giyimlerine kısacası ilk gördüğümüz halleriyle, ne çabuk yargılar ve kafamızda bir yere oturturuz değil mi? Ve hatta o an o kişiyi dünya’nın en lanet insanı bile yaparız.
Aslında hayatımızda en büyük kayıplarımız da bu vakit olur. Belki iyi bir iş bağlantısı yapacakken ya da hayatımızın aşkı olacak insanı bulmuşken bu önyargılarımız yüzünden uçup gider.
Peki, neden ilk görüşte anlamaya çalışmadan insanlar hakkında hüküm veriyoruz?
Daha önceden de yazdığım gibi, bize verilen kodlamayla ilgili, yani bilince verdiğimiz iyi insan, güvenilir insan tasviri…
Farkındaysanız, bizleri dolandıran, sahtekârlık yapan insanlar genelde iyi giyimli, düzgün konuşan, aydınlık yüzlü, fiziksel olarak güzel insanlar ve bizler onlara hemen güvenebiliyoruz.
Ayrıca sanal dünyada da bu figürlere sahip olduğunu sandığımız insanlara kayıtsız inanıyoruz.
Çünkü kodlamamız bu yönde, elbette bunda global ekonomide bize sunulan reklamların çok etkisi var. Tüketim toplumu olmamızın en büyük nedeni de bilince verilen bu mesajlar.Bu mesaj maalesef insani ilişkilerimizi de tüketmeye devam ediyor.
Bir taraftan da baktığınız da başarılı olmuş çok insan dış görünüşüne hiç önem vermez, çünkü artık bütün bunları aşmış başka bir dünyanın insanları olmuşlardır. Ben bu insanlara aydınlanmış ve yozlaşmadan sıyrılmayı başarmış insanlar derim.
Bu nedenle insanların o an ki davranışı ya da dış görünüşünü değil size, hayatınıza ne katacağını düşünerek ; ‘‘Merhaba’’ deyin ve kendinize, karşınızdaki insanı tanıma fırsatı verin ki, hayatınız için önemli fırsatları kaçırmayın. Sizleri bir kez daha düşündüreceğini umduğum bir anekdotla baş başa bırakmak istiyorum… Ön yargılarınızı bir kenara bırakıp karşınızdakini anlamaya çalışacağınız günlerinizin olması dileği ile…
Engelli sekiz çocuğu olan ve frengi hastası hamile bir kadına rastlasaydınız ona kürtaj olmasını tavsiye eder miydiniz?
Bu Sorunun Yanıtını vermeden önce lütfen aşağıdaki soruyu okuyunuz;
-Şimdi bir dünya lideri seçme zamanı ve sizin oyunuz da sonucu etkileyecek, işte üç aday hakkında gerçekler;
1.Aday: Sahtekâr siyasetçilerle işbirliği içerisinde ve falcılara danışıyor. İki metresi olmuş paket paket sigara ve günde sekiz on bardak martini içiyor.
2.Aday: İki kere işten atılmış öğlene kadar uyuyor üniversitedeyken uyuşturucu kullanmış ve her gece bir litre viski içiyor.
3.Aday: Madalya almış bir savaş kahramanı vejetaryen sigara içmiyor nadiren bira içer ve evlilik dışı hiç bir ilişkisi olmamış.
Tercihiniz bu adaylardan hangisi olurdu?
Eğer 3.Adayı tercih ettiyseniz yanıldınız....
1.Aday; FRANKLİN D.ROOSEVELT
2.Aday; WİNSTON CHURCHİİL
3.Aday; ADOLF HİTLER
Ve... Bu arada...
Kürtaj sorusuna eğer EVET dediyseniz, BEETHOVEN'ı Öldürdünüz!!!!
Hiç bir şey göründüğü gibi değildir önyargı insan hayatın da en büyük hatadır...
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!
Yorumlar
Yorum Gönder