Arafta Kalmak...

Arafta Kalmak… Bizim hangi derdimiz normal ki şimdide aşı vuruksak mı, vurulmasak mı? Mevzusu… Yapılan açıklamalardan doğan, kafa karışıklığı… Ölüm oranlarının gün, güne artışı… Hiç mi, gün yüzü görmeyeceğiz biz? Sanal medyada Uğur Şahin’in “aşı olmadık” tarzında ki bir açıklama paylaşımına denk geldim. Gerçekten olay böylemiydi? Merak ettim. Evet, Uğur Şahin bir açıklama yapmış bu konuda, beyanı aynen şöyle “Çalıştığımız ülkenin kanunları ve şirketlerin düzenlemeleri gereği, ürettiğimiz aşıyı kendimize yapmamıza bu zamana kadar izin verilmedi. Aşının öncelik listesinin dışına çıkmasına kesinlikle müsaade edilmiyor” Gerekçe çok basit, yeni çıkmış ve geçerliliği kanıtlanmamış bir ürünü, bu işte görevli personelin kendine uygulaması çok doğru değil. Bence haklı bir durum zira eğer faydası zararından çoksa bunu üreten bilim insanlarına gelecek zarar, aslında bilime gelecek zarar değil midir? Ve bu durumda 1,5 yıl sonra Uğur Şahin ve Özlem Türeci aşısını vurdurmuş. Ancak hala geçerliği ispatlanmamış, yararı, zararı kanıtlanmamış bir ürünü, hepimiz yaptırıyoruz ve hepimiz endişeliyiz. Evet, hepimiz denek olduğumuzun farkındayız, eğer başarı elde edilmezse, zaten yaşayan ya da sağlıklı toplum kalmayacak. Sonunda başımıza ne iş gelecek? Bilmiyoruz. Kaldı ki sürekli mutasyona uğrayan bir virüs ile uğraşıyoruz, yani yaptırdığımız aşılar her şey yolunda olsa bile bizi ne kadar koruyacak, bunu da bilmiyoruz. Ayrıca, bu paylaşımları yaparken birazda iyi düşünmek lazım. Zira her yeni tıbbi malzeme üretiminde unutulmamalıdır ki hep gönüllüler seçilir ve bu bir meslektir. Bu ürünleri üreten hiçbir bilim insanı önce kendine uygulamaz ya da ben duymadım. Bilim insanı, insanlık için keşifler,araştırmalar yapar,bu iş fen biliminde de sosyal bilimlerde de böyledir.Denek olmazlar ve profesyonel denekler ile çalışırlar.Kimi gönüllü gerçek hastadır, kimi ücret karşılığı vücudunda uygulanacak yeni denemeleri kabul eder. İşin özeti bilim insanlarının yapıp yapmaması değil aslında, beni endişelendiren aşının çocuklara kadar inmesi, zira bu memleket zamanında çocuklara yapılan aşı sonrası,çocukların felç olduğuna tanıklık etmiş bu acıları yaşamış, bir acı geçmişi sahiptir. Ve bizlerin aşı kararsızlığı? Bir şeye inanmak zorundayız ki bu, bilim ve irfan olmak zorunda. Ben biraz kaderciyimdir. Eğer belirlenen bir ömrümüz varsa bunu hiçbir güç uzatamaz. Anlayacağınız ölüm erken kapımızı çalacaksa kimsenin yapacağı bir şey kalmaz. Ayrıca aşı olmayıp ”keşke yaptırsaydım” kaygısı ya da aşısız olduğum için, çok sevdiğim birinin kaybına neden olmak gibi, vicdani bir sorumluluğa girmek istemem. O yüzden öyle mi, böyle mi diyerek vakit kaybetmek, yaşayacağımız sonu bize değiştirtemez. Dirençli olmanın kimseye faydası olmadığını acı şekilde görmek yerine, ne yaşayacaksak hep birlikte yaşamak en doğrusu. Yeter ki bebelerimize bir şey olmasın. Tek endişem evlatlar… Hangimiz aşı olmadığı için evladımızın entübe edilmesine katlanabiliriz? Eğer aşı, denilen gibi zararlıysa o zaman da zaten hepimiz bu zararı yaşayacağız. Aslında her şeyin özeti, doğada güçlü olanlar yaşar, zayıflar yok olur ve biz de eğer güçlü bünyelere sahipsek bu salgında kazanan olacağız, hepsi bu… Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın! Seray LEVENT ÖZGECAN ÇOCUK YUVASI ve KULÜBÜ 1505647430754_IMG_1894.JPG ‪0322.4582496-4583053‬ http://www.ozgecancocuk.com http://www.facebook.com/ozgecancocuk

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

Neden Küpe Takarlar?

Hadi Yine İyiyiz…