Biraz da aşk...

Biraz da aşk… Aylardır ve hatta yıllardır hep soğuk, buz gibi konuların ve hayatın içinde boğuşup duruyoruz. Zaten salgından önce de ülke şartlarından dolayı girmiş olduğumuz mutsuzluk sarmalının üzerine bir de korono laneti de gelince hepimiz şahdık şahpaz olduk. Ben de olmak üzere, artık çiçeğin güzelliğini, doğanın kokusunu, gülen bir yüzün aslında ne kadar önemli olduğunu fark edemez, duygularımızı hepten çöp tenekesinin en dibine saklar olduk Eskiden azıcık bile barındırdığımız sevgi, aşk gibi duygu kırıntılarının artık yerini kaygı, üzüntü, acı aldı. Nihayetinde karnın aç, cüzdanın boş, kalbin kırıkken, nasıl duygularımızla uğraşabilirdik ki? Ancak biz insanız… İnsan doğası gereği duygularıyla yaşar ve bu duyguları yok etmek demek, kendi benliğimizin de yok olması demek değil midir? Bugün içimizi ıstan sıcacık aşklardan, sevdalardan bahsetmek istiyorum. Hepimiz yıllar içinde mutlaka, karnımızı ağrıtan, kalbimizi sıkıştıran, elimizin ayağımızın birbirine dolaştığı ve hatta kişiliğimizi bile değiştiren aşklar yaşamışızdır. Bu aşklar devam etmişse adı sevda, dostluk, yarenlik, yol arkadaşlığı olmuş, sonu hüsranla bitmişse, hepimizin kalbinin bir köşesinde bitmeyen bir hikâye olarak, arada kalbimizi sızlata sızlata köşesine çekilmiştir. Kimi aşk ile beslenmiş büyümüş serpilmiş, kimi de aşk için acılar çekmiş ve kendindeki kendini tanıyıp, hayatın içinden yeni dersler çıkarmıştır. Anlayacağınız aşkın, sevdanın her türlüsü aslında hem güzel, hem de bizi biz yapan duygular. O yüzden, şu ahir dünya da âşık olmadıysanız inanın yaşamamışsınızdır. Yıllar önce bir yazıda okumuştum “Eğer âşık olmadan seviştiysen, sen; aslında hiç sevişmemişsin…” Aşkın en güzeli de sevgiye, arkadaşlığa, dostluğa dönüşenidir, o zaman sizden şanslısı yoktur. Tomris Uyar der ki; “Bitmeyen tek aşk gerçek ve lirik bir dostluk...” Ve bende bugün sizle bu alıntıyı paylaşmak istiyorum.”Bir Kadın ve Üç Şair…” “Tomris Tamer’e aşık Cemal Süreya ve Cemal Süreya’ya aşık Tomris Tamer.. İkisi de evli, birbirleri için eşlerinden ayrılırlar “Türk edebiyat tarihinin en verimli aşkı” olarak anılacak bir ilişkiye adım atarlar.. Bu ilişki hem enteresan, hem dillere destan.. Yakınları ikisi de bu dünyadan ayrıldıktan sonra şu hikâyeyi anlatırlar: “Her akşam işten çıkıp şıp diye eve damlıyordu Cemal Süreya.. Bir gün Tomris, ‘Biraz gez dolaş, arkadaşlarınla falan buluş’ dedi.. Ertesi gün geç geldi Cemal Süreya, daha ertesi gün de, hep geç geldi.. Bu akşamlardan birinde, örtü silkelemek için pencereyi açan Tomris, apartmanın girişinde oturan Cemal’i gördü ve gerçek ortaya çıktı.. Her akşam iş çıkışı eve geliyor ama aşağıda oturup ‘gecikiyordu’ Cemal Süreya.. Tomris tarafından durumun adı derhal kondu: Şahsiyet Rötarı…” Tomris, Cemal Süreya’nın aşk ve cinsellik dolu şiirlerine konu olur.. 3 yılın sonunda aşkları biter.. Bu dönemde Tomris, eşinden yeni ayrılmış olan Turgut Uyar’la tanışır.. Şiir üzerine başlayan mektupları, aşk mektuplarına dönüşür.. Evlenirler.. Tomris, Tomris Uyar olur.. Turgut Uyar’ın ölümünden sonra, Tomris ilişkileriyle ilgili olarak şunları söyler : “Turgut, beni her an elinden kaçıracakmış gibi gereksiz bir kaygıyla yıpranacak; ben de hiçbir rekabetin söz konusu olmadığı bir alanda, boyuna birinci seçilmekten yorulacaktım..” 3. şairse Tomris’e hep uzaktan, platonik bir aşkla bağlı olan Edip Canseverdir.. Boğaz kenarındaki meyhanelerden birinde baş başa oturdukları rakı masasında Cansever’in bir peçeteye yazdığı dize ise dilden dile dolaşır: “Tomris rakıyı çok severdi, bense onu…” "Cemal Süreya’ya içki içmesini ben öğrettim." -Edip Cansever “Edip’e şiir yazmayı ben öğrettim.” -Cemal Süreya “Bu ikisi bunu tartışırken ben de gittim Tomris’le evlendim.. -Turgut Uyar “Sevgililik ya da aşk duygusu zamanla yara alabiliyor, örselenebiliyor, bitebiliyor.. Bitmeyen tek aşkın gerçek ve lirik bir dostluk olduğunu Edip Cansever öğretti bana.” -Tomris Uyar Belki Tomris Uyar kadar şanslı olmayabiliriz, belki hayatımıza tanıklık edenler şair olmayabilir ve bize dörtlük yazma kabiliyetleri hiçbir zaman olmayacaktır. Ancak bizler bir yanımızı aramaya, eğer bulduysak sıkı sıkı sarılmaya devam etmeliyiz. Zira yanınızda size yoldaşlık yapan varsa gittiğiniz yolda asla yorulmazsınız. Dilerim ki bu uzun yolda yorulmayacağınız, yol arkadaşlarınız hep karşınıza çıkar. Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

Neden Küpe Takarlar?

Hadi Yine İyiyiz…