Sadece, ekip, biçip gidecektik!
Sadece, ekip biçip gidecektik!
Bugün nerdeyse uzun süredir ilk kez ne yazacağımı bilemedim. Her tarafta bir çığlık…çaresizlik… İnsanım sonuçta, hüzünlerin arasında eğitim, çocuk konularını bazen yazmakta zorlanıyorum.
Türk vatandaşı olarak da bizim hayatımıza yön verenleri çaresizce takip etmekte ruhumu hepten karartıyor. Zira 28 Şubat 1997 tarihinde yaşananlar postmodern darbe olarak tarihimize geçtiğinden bugüne, yine çözülemeyen bir kaosun içinde debelenip duruyoruz.
Ünlü bir sosyologun dediği gibi “Dünya ülkelerinde ve toplumlarda çıkar çatışması bitmediği sürece hiçbir toplum demokrasiyi ülkesine uygulayamaz.” Ve başka bir bilim insanı da “İnsanlar savaşma hissiyle yaratılmıştır o yüzden barış asla gelmez” Galiba hepsi de doğru söyler, ister kabul edelim ister etmeyelim. Şu zaman kadar yaşadığımız her olay bunu gösteriyor.
Yazık ki devletler savaşırken, masum halk bu savaşların bedelini ödüyorlar. Cahit Zarifoğlu’nun dediği gibi : ” Burası dünya ne çok kıymetlendirdik. Oysa bir tarla idi ekip biçip gidecektik”
İşte, gözü aç insan evladı, ekip biçip gidemedi bir türlü. Tarlayı kan gölüne çevirmeden de pek gitmeye niyeti de yok gibi…
Bu durumlarda hep gençler ve çocuklar adına kaygılanırım. Onların geleceklerini ellerinden almak…hep aynı hataları yapmak…galiba biz yetişkinler, uslanmaz ahmaklarız.
Geçen bir dizide ki replik dikkatimi çekti. Adamın çocuğu ölüyor ve polis bunu söylediğinde “ komiserim sen ne diyorsun, ölü diyorsun…çocuk diyorsun…hiç çocuk ölür mü?” Evet, hiç çocuk ölür mü? Ölüyor maalesef, hep birlikte öldürüyoruz.
Savaş, vatanına, milletine, toprağına, canına, namusuna kast varsa ve bunun ortasını bulamıyorsan maalesef ülken için yapmak zorunda olduğun bir eylem buna kimse insancıl bakamaz. Türk milleti bunu iyi bildiği için yaşlısıyla, genciyle, kadınıyla, çocuğuyla ülkesi için savaşmadı mı? Ve bu yüzden yaşanan acıların tekrarlamaması için mümkün olduğunca bize ilişilmediği sürece uzak durmak, en mantıklısı değil mi? Zira hiçbir ülke vatanı için bizim kadar acı çekmemiştir.
Savaş onların savaşı, vatan onların vatanı. Umarım sınırlarımızı bu sefer doğru koruruz ve “girmek zorundaydık” söylemleriyle yine şehitler vermeyiz. Zira şehitler ölüyor, ölmez dense de o şehitle birlikte sevenleri de toprağa girmeden ölmüyor mu?
Ayrıca dünya tarihinde bitmeyen işgaller, zulümler devam ederken, benim bildiğim hala Uygur Türklerine yapılan zulümler aynı hızla sürerken, PKK çapulcuları hala askerimi şehit ederken, dünya devletleri uzaktan seyrediyorsa, bize kalan sadece kendi evlatlarımızı korumak kalmıyor mu?
O yüzden lütfen! Küçük çocuklarınıza savaşla ilgili haberler seyrettirmeyin, evlatlarımız bizim stresimizi yeterince hissederken onlara bu ruhsal eziyeti reva görmeyin…
Maalesef acımasız bir dünya da yaşam savaşı veriyoruz. Gelecek nesillerimizi koruyabilmekten başka birey olarak yapabileceğimiz hiç bir şey yok…
Evet, savaş kötü, acımasız ve sonu gelmeyen bir kaos…
Ölümle çocuğun yan yana gelmeyeceği bir dünya dileği ile…Bir avuç tarlada ekip biçip gidelim hepsi bu…
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!
Seray LEVENT
ÖZGECAN ÇOCUK YUVASI ve KULÜBÜ
1505647430754_IMG_1894.JPG
0322.4582496-4583053
http://www.ozgecancocuk.com
http://www.facebook.com/ozgecancocuk
Yorumlar
Yorum Gönder