Senin bir dalın özgürlüktü…

Senin bir dalın özgürlüktü… Kaç zamandır zeytin ağaçlarının maden sahasında olduğu ve yerlerinden kesileceği/söküleceği konuşuldu durdu.Bakanlık açıklamalar yaptı .Ağaçların kesilmeyip başka yere taşınacağı ve tutmayan ağaçların yerine 5 fidan ekileceğini maden şirketin bunu yapma sözü verildiği falan filan… Evet, eğer ülke geleceği için böyle uygun görülüyor ve önemliyse, ayrıca dedikleri gibi bir plan varsa anlamadan dinlemeden patırdanın anlamı yok bence… Peki, gerçekten böyle mi? Birden geçen sene yaşadığımız felaketler geldi aklıma, hani her yanan ağacın yerine fidanlar dikilecekti, sizlerin bilgisi varsa ne ala ancak böyle bir haber gözüme hiç çarpmadı. O yüzden bakanlığın açıklamaları çok samimi gelmedi bana. Ayrıca neden sürekli halkın tarım alanları istila ediliyor ve bunun sonunun açlık, kuraklık, başka ülkelere bağımlı olarak yaşam olduğu, biline biline… Siyasete aklım ermez ancak burada bir tersliğin olduğu hepimiz tarafından görülen gerçek. Zeytin denilince aklıma ilk gelen, zeytin dalı ve çeşitli efsanelerdir .Zeytin ağacı /dalı; Barışı,zaferi simgelemez mi? Kim bilir belki buda artık rahatsız ediyor insanları.. Zeytin ağacına “ölümsüz ağaç” derler Hititleri, Yunanları, Romalıları, İsa’nın havarilerini, Türklerin Anadolu’yla gelişini gören, Pir Sultan’ı, Karacaoğlan’ı bilen ölümsüz bir ağaçtan söz ediyoruz. Zira 100 yıldan 2000 yılına kadar yaşadığı da kaynaklarda anlatılır.Bunca uzun yaşamasına rağmen,zeytin ağacı ancak 6-7 yılda büyür ve meyvesini vermeye başlar. Ayrıca bütün kutsal kitaplarda ve Eski Ahitlere göre, zeytin ağacı ; kutsallığın, bolluğun, adaletin, sağlığın, gururun, zaferin, refahın, bilgeliğin, aklın, arınmanın ve yeniden doğuşun, kısaca insanlık için en önemli erdem ve değerlerin sembolüdür. Her şeyden önce, tabiatın akciğeri olan ve bizlere nefes aldıran ağaçlar… Peki madenler… Aklımın ermediği, yüzyıllardır duran ağaçların altında ki maden yatakları şimdi mi fark edilmiş? Özellikle Türkiye’nin her köşesinde maden yataklarının olduğunu bildiğimiz halde ve yüzyıllardır çorak olan, verime elverişli olmayan Doğu illerimizde ki toprakların altında yatan madenlerin çıkarılması beklenirken… Kendine yeten, kendi yağıyla kavrulan ve hatta ürünlerini yurt dışına satan bir Türkiye yerine, dışa göbek bağı ile bağlanan bir Türkiye’yi elbirliği ile bu hale getirenler, acaba bunun bedelini bir gün ödemeyeceklerini mi düşünüyorlar? Ayrıca bu serzenişim sadece zeytin ağaçlarımız için değil, her şehirde göz göre talan edilen imara açılan bütün verimli topraklarımızın yok oluşu için… Ben Adanalıyım ve benim memleketim narenciye,pamuk,karpuz,aklınıza gelecek bütün yeşillerin ve domatesin olduğu bir cennetken, ya şimdi..? O yüzden hepinizin elbirliği ile yok etmeye çalıştığı canım ülkemin, sevdalısı gariban bir vatandaş olarak, artık yeter! Umarım bu katlettiğiniz tabiat ana sizi toprağa almayıp,”de gittt…yatacak bir beton bul!” der. Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın,akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

Neden Küpe Takarlar?

Hadi Yine İyiyiz…