Şaka gibisiniz!

Şaka gibisiniz! Bugün bu yazıyı yazarken bir hayli düşündüm zira dikkatli yazmam başıma bir iş getirmemem gerek. Aileme daha önceden söz vermiştim. ”Tamam, söz siyasi hiç bir şey yazmayacağım” diye. Bilen bilir özellikle belediyelerle ara sıra başım belaya girmişti. Ancak üslubumu bozmadan hayret ettiklerimizi, vatandaş olarak kimleri adımıza vekil yaptığımızı yazmadan edemiyorum. Özellikle Kızılay meselesinde bizi temsil eden ve güya bizim haklarımızı savunan sözde vekillerin Kızılay’ın yaptıklarına hayret etmeleri beni dehşete düşürdü, “zaten 2000’den önce yapılan binalar yıkıldı, hasar gördü” diyen yetkilileri desteklemeleri, sadece müteahhitleri suçlamaları ayrı bir şuursuzluktu. Ben şimdi nasıl veryansın etmeyeyim. Binlerce can gitti can… Önce Kızılay’dan başlamak istiyorum. Yıl 1994 rahmetli eşim akciğer ameliyatı olacak. Kanlı bir ameliyat. Kan grubu uyan herkesten, Allah razı olsun kan alınmıştı. Ancak yetmedi. Kızılay’a gidin dendi ve Kızılay’dan kan parayla alındı. Çok garibime gitmişti. Az uz para değildi ödediğimiz. Bu Kızılay devletin Kızılay’ı değil miydi? Hani herkese yardıma koşan. O yaşta da meraklıymışım bunu sorduğumda yetkili,” bizde parayla alıyoruz. Eğer kan bağışınız olsaydı onunla takas ederdik” dediler. Yaşım küçük her seferinde kan vermeye gittiğimde kilom tutmadığı için hiç kan bağışı yapamamıştım. Öyle olunca parayla aldım. Sonra öğrendim ki o zamanlar sadece kan bağışı yaparak geçimini sağlayanlar varmış. Meğer “bu kanını bile satar” sözü oradan gelirmiş.O gündür bu gündür satıldığını bilsem de aileme lazım olur diye hep kan veririm. Gel zaman git zaman Kızılay dernek oldu, şirketleşti. Ancak halkı uyandıran olmadı. Spot reklamlar devam etti ve halk şu faciayı yaşayana kadar buranın bir ticarethaneye dönüştüğünü bilmedi. Nasıl bilsinler, başlarına sürekli bir facia gelmiyor ki. Sürekli kamu spotu diyerek ünlü, ünlü insanlar Kızılay’ın reklamını yaparsa, devlet büyükleri “yardım edin” diye çığırtkanlığına devam ederse, halk nereden bilsin? Peki, bu gelişmeleri kimin bilmesi gerekiyordu? Ben vekilimi oraya uyusun diye mi, yolladım? Çünkü bu durum mecliste konuşuldu ve onaylandı. Şimdi soruyorum o zaman o eli siz ne için kaldırmıştınız? Her şeye bangır bangır bağırırken bu önemli gelişmede halkı neden uyarmadınız? Gelelim 2000 öncesi yapılan binalara. Deprem yönetmenliği çıktı ve “2000 yılından önce yapılan yapıların, depreme dayanıklı olup olmadığı tespit edilsin” dendi. Sonra yürütmeyi durdurma kararı verildi ve o arada sağlam binaları yıkıp, tekrar aynı hatalarla bina yenilemeleri yapıldı. Üzerine asıl tamir görecek yerler için “kentsel dönüşüm bitti” dedindi. Ey zalimler, bu kadar önemli bir konuda nasıl geri adım attınız? Siz, belediye meclis üyeleri orada da neye el kaldırdığınızı bilmediniz mi? Hep mi uykudaydınız? Benim bildiğim, imar işleri olmak üzere önce ilçe bazında onaylanır, sonra ile gider ve sonra meclise sunulur. Yanlışım varsa düzeltin lütfen! Biz halkız, bizi temsil edenlerin hep uyuduğunu, çıkarları için tarlanın tapanın, sazlığın, dere yatağının, fay hattının imara açıldığını bilemeyiz. Velev ki imara açıldı, ey zalimler ona göre neden doğru düzgün denetimlerinizi yapmazsınız? Bir de suç bastırır gibi “eski binalardı” ne demek, “kolonlar kesilmiş” ne demek? İş yerleri açıldığında ara ara denetleyen bir Allah’ın kulu olmamış mı? Nasıl bir şuursuzluk… Bırakın iktidarı suçlamayı artık… Asıl suçlu biziz. Önümüze geleni vekil yaptık, önümüze geleni belediye meclisine soktuk. Aslında pekte önümüze geleni yazmayayım. Parası ve çevresi olanları doluşturduk. Söz hakkı verdiklerimizin titrini hiçbir zaman sorgulamadık. Sonra da başımıza gelen bu felaketlerle, vekil seçtiklerimiz “ay bu nasıl olur” “Kızılay nasıl çadır satar” “yok, yıkılan eski binalar” der ve hala o makamda oturur. Kızılay çadır da satar, yiyecekte adamlar şirket, buna onay verende sizlersiniz. “Eski binalar yıkılmış” hadi o aradan! Yürütmeyi durduracağınıza gerekeni yapsaydınız, bunca hayat yitip gitmezdi. Asıl bu felakette utanması, yerin dibine girmesi gerekenler önce belediye meclis üyeleri, sonra vekillerdir. Hani, beğenmediğimiz gençlik var ya işte onlar, kendi vekillerini öyle iyi tanıyorlar ki bu yüzden bize kızıyorlar. Belediye meclis üyelerini bile takip eden bir gençlik var karşımızda. O yüzden de siyasi olarak kim ne için kavga ederse etsin umurlarında değil. Onlar kendi yöneticilerini seçmiş durumdalar. Ufku açık, yalan söylemeyen, yaşanacak doğa olaylarının farkında ve projeler sunan, genç dinamik bir liderin peşinde. Çünkü biz yaşların yaptıkları hatalardan bıkmış, yeni bir kan peşindeler. Anlayacağınız her şey şaka gibi, ancak bu şaka hepimizi öldürdü. “Öfke, cahilin sopasıdır” ancak biz inanın bunu hak etmiyoruz. Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın! Seray LEVENT ÖZGECAN ÇOCUK YUVASI ve KULÜBÜ 1505647430754_IMG_1894.JPG ‪0322.4582496-4583053‬ http://www.ozgecancocuk.com http://www.facebook.com/ozgecancocuk

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

UYANIŞ...

Kayıp Nesil...