Memleketime Bahar Gelmiş…

Mevsim geçişlerinde hepimizin ruh hali değişim içine girer. Ya çok mutlu, heyecanlı coşkulu oluruz ya da hüznün, umutsuzluğun dibine vururuz. Yetişkin insanlarda hal böyle olunca, daha duygularını kontrol edemeyen, tanıyamayan çocuklarda durum daha vahim hale gelir. Hele özel durumda ve gelişim evresinde olup üstüne ergenlikle dönemindeyseler… Ebeveynlerin bittiğinin, tükendiğinin resmidir. “Bu dönemler ne zaman bitecek” dediğinizi duyar gibiyim… Evet, çocuk doğduğu gün itibarıyla başlayan ve ortalama 20-25 yaş arasında son bulan ruhsal ve fiziksel bir yolculuğa çıkar ve bu yolculukta en yakınındakiler sonsuz hoşgörülü ve sabırlı olmak gibi bir sınavdan geçerler. Freud’un “Fallik” dediği, 2-5 yaş arası dönemlerde çocuğun, dünya ile çatışması başlar. “Dünya” ile diyorum, zira derdi sadece ebeveynleri değildir. O anlamlandıramadığı, tanımlayamadığı her şeye karşıdır. İnsan evladı doğası gereği bencil varlıklardır. Bu bencilliği yetişkinler geçmiş tecrübelerine dayanarak örtbas edip, benciliğin yönünü değişirken ki o yüzden savaşlar, baskılar, siyasi ya da ekonomik çatışmalar yaşanır. Kısacası bencilik, güç savaşına dönüşürken, bu tecrübeye sahip olmayan ve haz odaklı duygular içinde büyümeye, gelişmeye çalışan çocukta, her istediğini yaptırma, inat, ağlama krizleri, hırçınlık, öfke, huzursuzluk olarak kendini gösterir, taa ki beyin yapısı gelişip duyguların ayrımını yapana kadar. Bu ayrım da 20-25 yaşlar arasından sonra gerçekleşir. Anlayacağınız ebeveyn olarak gerçekten sabır taşı olmak zorundayız. Özel çocuklarımızın işi daha zordur. Hem normal gelişim sürecinde boğuşurlarken, hem de zaten anlamakta zorluk çektikleri dünyanın içinde mücadeleleri iki kat artar. Ya ergenliktekiler? Onlarında işi sanki hepsinden daha zor,10 yaşında başlayan takriben 20-25 yaşında son bulan “var olma mücadelesi…” Fiziksel, ruhsal, sosyal ve duygusal değişim içinde olup, hormonlarıyla yaşama tutunmaya çalışan bu çocukların tek derdi “ben büyüdüm, ben varım, beni dinleyin ve önemseyin” dir. Bunun içinde kanlarının son damlasına kadar mücadelelerini sürdürürler. O yüzden, bütün hayati sınavların ergenliğe denk gelmesine üzülürüm. Zira tam anlamıyla oturmamış düşünce yapıları, hormonlarının talimatıyla hareket eden benlikleri, onların yaşamında önemli olanları göz ardı etmelerine neden olur. Ancak hayat hep gelişim, yarımı tamamla isteği değil mi? Ve gelelim mevsim geçişlerinde biz nasıl davranmalıyız? Her dönem evresinde olduğu gibi kazanamayacağınız bir yarışa girmeyin, Bu “her dediklerini yapmak” değildir. Sadece, inat kırıcıları çok iyi seçmeniz ve çocuğun sanki kendi istediğini yaptığını sandığı, manevralar yaparak ona zarar verecek her şeyden uzak tutma davranışı olmalı. Siz inatlaştıkça o da inatlaşacak ve sonuçta kazanan hep onlar olacaktır. Küçük çocuklar da giymesini, yemesini istemediğiniz ne varsa ortadan kaldırmanız yeterlidir. Ağıtları susturmak yerine, sakince onun yanında olduğunuzu hissettirdiğiniz halde devam ediyorsa ellemeyin ağlasın ferahlar… Çünkü ağıt onlar en önemli silahıdır. Ergenleri uzaktan takip etmek en doğru davranıştır. Saçma sapan giyimlerine de hiç karışmayın. İnanın, zaten bir süre sonra o şekilde ortalarda dolaşmaktan vazgeçecek. Çünkü kimlik arayışı kolay bir süreç değildir. Uzaktan suyun nereye gideceğini görebilen ve o yolu çocuk fark etmeden, düzenleyecek olan yine sizsiniz. Bütün bu gel gitler mevsim dönüşlerinde ikiye katlar. Sadece bu dönemlerin geçeceğini bilin, hoşgörülü ve tutarlı ebeveyn olmaya dikkat edin. Hepsi bu… Size bir sır vereyim mi? 2 yaş sendromunda çocuğunuzu doğru yönlendirir ve tutarlı ebeveyn davranışı gösterirseniz, inanın ergenlikleri de o kadar kolay geçer. En azında 2 yaşlarında çılgın bir dönem geçirdiğini gördüğünüz çocuğunuzun, ergenliğinde neler yapabileceğini tahmin ediyor ve gardınızı ona göre alabiliyorsunuz. Anlayacağınız, bahar geçişlerinde çocuğunuzun yaşadığı değişimler çok normal, “bu çocuğa ne oldu” demek yerine, onu anlamaya ve buna göre davranmaya çalışmalısınız. Biz baharlar da depresyona gireriz… Onlar da çılgınlaşır… Aslında duygu geçişleri aynı, ancak onlar daha bizler kadar hayatı tecrübe etmemiş minik yansımalarımız… Ayrıca, büyükler dâhil çocuklara mutlaka bedel ödetmeniz gerek. Nasıl ki eğer siz çalışıp para kazanamazsanız evinizin geçimini sağlayamaz ve yoksulluğa düşersiniz… Evlatlarınız da yaptığı kötü davranışların sonucuna katlanmak zorunda. İnsan yetiştirmek aslında biz, doğru insansak çok kolay ve onları vatana millete iyi evlatlar yetiştirmek de bizim boyun borcumuz. Unutmayın onlar bize Allah’ın emaneti… Mevsim İlkbahar ve her yer yemyeşil, memleketime bahar geldi. Bu güzel bahar günlerini evlatlarımızla tadını çıkarabilme dileği ile…. Şimdilik Her zaman olduğu gibi, hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın! Seray LEVENT ÖZGECAN ÇOCUK YUVASI ve KULÜBÜ 1505647430754_IMG_1894.JPG ‪0322.4582496-4583053‬ http://www.ozgecancocuk.com http://www.facebook.com/ozgecancocuk

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünün Ardından…

Neden Küpe Takarlar?

Hadi Yine İyiyiz…