Gelin Binmiş Ata, Ya Nasip Demiş…
Ben atasözlerimizi çok severim, bazıları için çok anlamsız bulunsa da tarihsel ve yaşamsal geçmişe bakıldığında mutlaka haklı çıktıklarına çok kez şahit olmuşuzdur. Şimdi “bu nereden çıktı” derseniz. Son durumumuz bence bu…
Ya da rahmetli Cem Karaca’nın söylediği gibi “Bindik Bir Alamete, Gidiyoz Kıyamete…”
İnsanlarımızın ve memleketimizin hangi tarafından tutarsak tutalım, hep elimizde kalıyor. İnsanlar sanki öğrenmemek, bilgi sahibi olmamak, memleketimizi karanlığa sürüklemek için el birliği ile ellerinden geleni yapıyor. Anlayacağınız, “bangır bangır bırak cahil kalayım, üstümüzde tepinsin dursunlar…” diyerek, fazladan efor harcıyorlarmış gibi geliyor bana.
Bir toplumun sosyal-ekonomik-kültürel tavrını, o toplumun seçtiğine bakarak fikir sahibi olabilirsiniz.
Eğer bir ilçedeki mahallenin muhtarı bile, size kaba, saba, emrivaki konuşuyor ve kadın olduğunuz için tepeden tepeden konuşuyorsa ve üzerine iki dönemde de aynı insan seçilmişse, vay ki vay halimize! Demek ki biz “neden Karataş bir Mersin sahilleri gibi olmadı?” demekten vazgeçmeliyiz.(Karataş Adana ilinin sahil ilçesidir. )
Anlayacağınız “bindik bir alamete, giyoz kıyamete” Bu arada da her seferinde halk olarak “gelin binmiş ata, ya nasip” demiş, hayat felsefemizle yaşamaya devam ediyoruz.
Sahi… Konuyu tatlıya bağlama adına ve yaz aylarında evliliklerin çoğalmasının yüzü hürmetine, hiç neden gelin arabası süsleniyor, diye merak edenleriniz oldu mu? Geçen gün gelin arabası görünce nedenini araştırmak istedim. Bakalım bu işin tarihçesi de neymiş?
“Gelin arabası süsleme geleneği, birçok kültürde ve toplumda farklı şekillerde ortaya çıkmış olan bir gelenektir. Bu geleneğin kökeni, düğünlerin toplumsal ve kültürel önemine dayanır ve tarih boyunca farklı biçimlerde gelişmiştir.
Antik Dönemler: Gelin arabası süsleme geleneğinin izlerine antik çağlarda da rastlanabilir. Örneğin, antik Yunan ve Roma'da düğün törenleri büyük önem taşırdı ve gelinlerin taşındığı arabalar genellikle çiçeklerle ve diğer süslemelerle dekore edilirdi. Bu süslemeler, gelinlerin toplum içindeki statüsünü ve yeni bir hayata adım atışlarını simgelerdi.
Orta Çağ ve Rönesans Dönemi: Orta Çağ ve Rönesans dönemlerinde, özellikle Avrupa'da, düğünler büyük ve gösterişli kutlamalar haline geldi. Bu dönemde de gelin arabaları çiçeklerle, kurdelelerle ve bazen de dini sembollerle süslenirdi. Bu süslemeler, düğünün önemini ve çiftin yeni hayatlarına olan iyi dilekleri ifade ederdi.
Osmanlı Dönemi: Osmanlı İmparatorluğu döneminde de düğünler önemli sosyal etkinliklerdi ve bu dönemde gelin arabaları genellikle at arabası şeklinde olurdu. Bu arabalar, çiçekler, renkli kumaşlar ve diğer süslemelerle dekore edilirdi. Süslemeler, aynı zamanda çiftin sosyal statüsünü ve ailenin zenginliğini de yansıtırdı.
Modern Dönem: 20. yüzyıldan itibaren motorlu taşıtların yaygınlaşmasıyla birlikte, gelin arabası süsleme geleneği de değişim göstermiştir. Günümüzde, düğün arabaları genellikle modern araçlar olup çiçekler, balonlar, tüller ve kurdelelerle süslenir. Ayrıca, bazı kültürlerde araçların arkasına konserve kutuları bağlamak gibi farklı süsleme ve kutlama yöntemleri de mevcuttur. Modern süslemeler, çiftin kişisel zevklerini ve düğünün temasını yansıtır.
Gelin arabası süsleme geleneği, zaman içinde toplumsal ve teknolojik değişimlere rağmen devam eden bir ritüel olmuştur. Bu gelenek, düğünün sembolik önemini ve çiftin yeni hayatlarına olan umutlarını ifade eder.”
Yazıldığı üzere, gelin arabası… düğünler… aslında toplumdaki yerimizi belirleyen bir takım davranışlardır. Herkesin bu evliliğe tanık olması,ulaşılması istemem bir hedef ve toplumdaki statülümüzü belirlememize vesile gösterişlerden bazılarıdır. Seviyorum bu tür geleneklerimizi hayatımıza renk katıyor. Ah bir de bizi yönetenler için bu derece dikkatli, özenli olabilsek ne de güzel olmaz mı?
Sevgili okurlarım, biz kendi değerimizi kendimiz belirleriz. Eğer kendi değerini bilen bireyler olmaya başlarsak, seçtiğimiz insanlar ki mahalle muhtarı dahi olsa bize bizim kendimize verdiğimiz değer kadar, nazik davranır. Çünkü toplum biziz ve biz bizi yönetenlerden daha değerliyiz. Daha öncede yazdığım gibi en ufak gelenek-göreneklerimize nasıl sahip çıkıyorsak ve özeniyorsak, seçimlerimize de bu derecede özen göstermeliyiz.
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!
Yorumlar
Yorum Gönder