Yok, Olan Değerlerimiz…
Toplumu toplum yapan ve görünmeyen bir ip gibi birbirine bağlayan en önemli değerlerimizden biri de “ahlaktı”, ”etik değerler” dediğimiz bir kavram da vardı. Hoş… Şimdi ki nesil bütün bu kelimelerin anlamı sorulduğunda, internetten araştırmaktan öteye gitmeyecek kadar olaydan çok uzakta…Mesela; meslek etiği vardı, eğitim etiği, sağlık etiği, psikoloji de etik değerler gibi gibi… Sınırları belli, saygılı, güvenli ve kazan=kazan mantığı öncelikli olduğu için toplumun her bireyinin mutlu, umutlu olduğu kavramlardı bunlar. Şimdi ki gibi kazan=kaybet eşitliği yoktu.(öyle aklımızla ve toplum normlarıyla oynandı ki kaybetmenin kazanmayla eşit olduğuna inandırıldık.)A…Unutmadan bir de erdem kavramı vardı. Gerçi şimdilerde “erdem” sadece bir insan ismi olarak hafızalarda yerini almış durumda.Size Sokrates’in araştırmalarının detaylarını elbette bu sayfada yazamam, malum oldukça uzun. Ancak son cümlelerimde Sokrates ve onu takip eden filozof ve bilim insanlarının ne derece doğru tespitler yaptığını izah etmeye çalışacağım. Burada bizim hangi değerlerimizin yok olduğunu ve artık nasıl düşünemeyen varlıklar olduğumuzu göreceksiniz.Peki, en fazla bilinen ahlak filozofu Sokrates’un idamına dahi neden olan “ahlak” kavramı neden bu denli önemli?Ahlak, bireylerin ve toplumların davranışlarını yönlendiren değerler, normlar ve ilkeler bütünü olarak tanımlanabilir. Ahlak, genellikle doğru ve yanlış, iyi ve kötü kavramlarına dayalı olarak belirli davranış standartlarını içerir. Bu standartlar, kültürel, dini ve toplumsal etkenlere bağlı olarak değişebilir.Toplumda ahlakın önemi şu nedenlerle büyüktür:
Sosyal Düzen ve Güvenlik: Ahlak kuralları, toplumsal düzeni sağlamaya yardımcı olur. Bu da toplumsal güvenliği ve istikrarı artırır.
İlişkilerde Güven ve Saygı: Ahlak, bireyler arası ilişkilerde güven ve saygının temelini oluşturur.
Toplumsal Normlar ve Değerler: Ahlak, toplumsal birliği ve aidiyet duygusunu güçlendirir.
Bireysel Gelişim ve İçsel Huzur: Ahlaki değerler, doğru ve yanlış arasındaki farkı anlamaya çalışarak içsel huzur ve tatmin arayışında bulunurlar.
Adalet ve Eşitlik: Ahlak, adalet ve eşitlik anlayışını destekler. Bireylerin haklarına ve özgürlüklerine saygı gösterilir.
Ve Sokrates, insan evladına ne yapması gerektiğini tek tek izah etmiş.Demiş ki : Sokratik Yöntem (Maieutik) Sorgulayın.Tek doğru yoktur. Erdemli ve bilgili olun.Erdem insan olmanın bir koşulu, bilgi ise sorgulama yeteneğinizin gelişimidir. Sokrates’in ünlü “Kendini bil” (Gnothi Seauton),kendini bil ki bu hayatta ne yapacağını, neleri başaracağını, sınırını öğren. “Bilmiyorum” Bilgeliği: Sokrates, “en bilge kişinin kendisinin bilmediğini bilendir” sözü bu noktada çok önemlidir. Zira herkes her şeyi bilemez. Biliyorum dediğiniz noktada, artık öğrenime, araştırmaya kapanmışsınızdır. Ahlaki erdemlerin olsun adaletli, cesaretli, bilge ve ölçülü olmayı bil.Toplum içinde ki sorumluluklarını, görevlerini bil ve unutma. Birey olarak ahlaki davranışlarını gözden geçir, yanlışlarını iyileştir, değerlerini içselleştir. Erdemli ol ki içsel huzur kazan ve mutluluğunu saygınlığa dönüştür. Karşındakine ironik yaklaşmayı bil ki kendi cahilliğini kabul ettirerek, gerçek bilgiye ulaşmasını sağla.Ahlaki sorumluluklarını bil ve adil ol. Zira “adalet bir gün herkese lazım olacak”Peki, bütün bunları yazmama neden olan sadece, “Avrupa bizi kıskanıyor, dış mihrapların işi” demek için mi? Tolumun ahlaki değerlerini kaybetmesi, hep bizi yönetenlerin suçu mu? Bizler sütten çıkmış ak kaşık mıyız? Hayır… Elbette ki… Hayır…Dün “merhaba” dediğim 4 yaşında ki çocuğun bana yüz mimikleri yaparak dil çıkarması, kuruma yeni gelen çocuğun bana küstah tavırları, kimsenin olmadığını sanarak yere tüküren, çöp atan, burnunu karıştırıp öksüren aksıran sokakta yürüyen, sıra sıra dizili dükkânlarda aynı malı farklı fiyatla satmaya çalışan esnaf, bizim meslekte öğrenci almak için kurumu kötüleyen ya da denilen ücreti öğrenip, yarısına öğrenci alan ya da falanca okulun öğretmeni, yöneticisi başarılı diye, o personeli almaya çalışan veya anlaşamadığı kurumdan “öğrencilerle gelirim” teklifini yapan personel, sokakta, evladına “bir tanesi” gibi davranıp görünmeyen yerde canını çıkaran anne, devlet hastanesinde diş tedavisi görmeye çalışan yanlış çekilen dişini, diğer doktorun “kime çektirdiysen, ona git” diyerek tedavi etmeyi reddetmesi, dişsiz kalıp, bir dişiyle kalan komşumun; “paranın gözü kör olsun” serzenişleriyle… Bu yazıyı kalem aldım…Bizi yönetenlerin yaptıklarını zaten hiç saymıyorum bile…Benim tek bildiğim “ahlâkın bittiği yer de insanlık biter…”Son söz olarak: Ahlak filozofu Sokrates, doğruları savunduğu ve yanlışa, doğru demediği için, 51 tane jüri önünde yargılanıyorOndan önce sevenleri, “seni hapishaneden kaçıralım” diyorlar. “Bu ahlâksızlıktır” diyor ve kabul etmiyor.
“Uydur kaydır sözlere başvur jüri seni affedebilir” deseler de ahlak filozofu bunu da kabul etmiyor.Tarihe geçen savunmasında idam kararı veren jüriye şunları diyor.“Ölümden korkmuyorum, çünkü ölümün çaresi var. Ölürsün kurtulursun.
Ama bilerek, ahlaksızca yanlış yapmanın çaresi yoktur.
Yaptığınız yanlış kıyamete kadar sizinle birlikte gelecektir.”Baldıran zehri ile öldürülüyor.
Onun adını yüzyıllar geçse de hiç kimse unutmazken,51 jüri üyesinin adını hatırlayan var mıdır bilmem? Sokrates’in dediği gibi… “Şu hayatı öyle bir yaşa ki kapanışta kendini alkışlayabilesin…”Ve bu hayatı öyle bir yaşayalım ki öldüğümüzde huzur içinde, gelecek nesillerimize iyi izler bırakarak çekip gidelim.Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!
Yorumlar
Yorum Gönder